MSB'den Azerbaycan tezkeresi hakkında son dakika açıklaması! Mehmetçiğin görev süresi belli oldu.

Milli Savunma Bakanlığı TBMM’de kabul edilen Azerbaycan tezkeresiyle ilgili, “Mehmetçik, Rusya ile kurulacak ortak merkezde ve bu merkezin icra edeceği faaliyetlerde 1 yıl süre ile görev yapacaktır” dedi. Milli Savunma Bakanlığı, son bir ayda sekizi büyük, 23’ü orta çaplı 31 operasyon yapıldığını belirterek, “80 terörist etkisiz hale getirildi” açıklamasında bulundu.

MSB'den Azerbaycan tezkeresi hakkında son dakika açıklaması! Mehmetçiğin görev süresi belli oldu.
22 Kasım 2020 - 15:18 - Güncelleme: 22 Kasım 2020 - 17:16

'den Azerbaycan tezkeresi hakkında  dakika açıklaması! Mehmetçiğin görev süresi belli oldu
Giriş Tarihi: 22.11.2020  12:53 Son Güncelleme: 22.11.2020  13:52

 dakika haberi... Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan son dakika açıklamasında, 'Mehmetçik, Rusya ile kurulacak ortak merkezde ve bu merkezin icra edeceği faaliyetlerde 1 yıl süre ile görev yapacaktır' ifadeleri kullanıldı.

MSB duyurdu: Mehmetçiğe 1 yıl görev!

Türkiye'den son dakika Azerbaycan kararı: MSB açıklama yaptı

MSB'den Azerbaycan tezkeresine ilişkin yapılan açıklamada, "Mehmetçik, Rusya ile kurulacak ortak merkezde ve bu merkezin icra edeceği faaliyetlerde 1 yıl süre ile görev yapacaktır" ifadeleri kullanıldı.

Video Player

00:22 | 02:18

Use Up/Down Arrow keys to increase or decrease volume.

Online Video Platform

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) son bir ayda 8'i büyük, 23'ü orta çaplı olmak üzere toplam 31 operasyon icra edildiğini, 80 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, MSB Basın Halkla İlişkiler Tanıtım Subayı Deniz Yarbay Şebnem Aktop tarafından bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Aktop, Bakanlığın tüm birlik ve kurumlarının, ülkenin egemenlik ve bağımsızlığını korumak, kutsal vatan topraklarını, Mavi Vatan'ı, semaları ve 83 milyon vatandaşın güvenliğini sağlamak ile bölge ve dünya barışına katkıda bulunmak için her türlü gayreti gösterdiğini belirtti.

"Son bir ayda 8'i büyük, 23'ü orta çaplı olmak üzere toplam 31 operasyon icra edilmiş, 80 terörist etkisiz hale getirilmiştir." diyen Aktop, Irak'ın kuzeyinde PKK'ya karşı mücadelenin Hakurk ve Haftanin bölgelerinde Pençe harekatları ile başarıyla icra edildiğini bildirdi.

Önce Pençe-Kartal, ardından Pençe-Kaplan Harekatı ile bölgede yıllarca teröristler tarafından kullanılan geniş bir alanda kontrol sağlandığını ve terör örgütüne büyük darbe vurulduğunu ifade eden Aktop, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Pençe operasyonlarında bugüne kadar toplam 348 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Operasyonlar neticesinde güvenlik güçlerine teslim olan ve örgütten kaçan teröristlerin sayısında artış olduğu görülmektedir. Terörle mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla devam edecektir. Diğer yandan, Irak Merkezi Yönetimi ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında 9 Ekim'de imzalanan ve PKK'nın Sincar'daki varlığını sonlandırmayı amaçlayan anlaşma bölgedeki huzur ve istikrarın tesisi açısından önem arz etmektedir."

Aktop, hudut güvenliğinin sağlanması, teröristle mücadelede etkinliğin artırılması maksadıyla sınırlarda teknolojik vasıtalarla desteklenmiş fiziki güvenlik sistemlerinin tesis edildiğini, hudut birliklerinin imkan ve kabiliyetlerinin sürekli geliştirilerek sınır güvenliğinde etkin tedbirler alındığını anımsattı.

Yasa dışı hudut geçiş teşebbüsünde bulunan 9 bin 122 kişinin yakalandığına dikkati çeken Aktop, 46 bin 82 şahsın hududu geçmeden engellendiğini, bunlar arasından 41 terör örgütü üyesinin yakalandığını dile getirdi.

Suriye

Suriye harekat alanlarında Mehmetçik tarafından teröristlerden temizlenerek güvenli hale getirilen bölgelerde huzur ve istikrarın devamını sağlamak için, mayın/EYP temizliği ile hayatın normalleşmesi için altyapı ve günlük hayatı destekleme çalışmalarına diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordineli olarak devam edildiğini anlatan Aktop, şu bilgileri verdi:

"İdlib ile ilgili 5 Mart 2020 ve akabinde yapılan mutabakatlar çerçevesinde bölgede yürüttüğümüz faaliyetler sonucunda gerginlik büyük ölçüde azalmış, büyük bir göç dalgası önlenmiş, yaklaşık 450 bin İdlibli evlerine dönmüştür. Sağlanan huzur ortamının ve geri dönüşlerin önümüzdeki günlerde devam etmesi için her türlü gayretin gösterilmesine hassasiyetle devam edilmektedir. Bu kapsamda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sivil kayıpların ve yeni bir insani trajedinin önlenmesi, bölgede barış ve istikrarın sağlanması için bir taraftan üzerimize düşen sorumluluklarımız yerine getirilirken diğer taraftan da ulusal güvenliğimize tehdit teşkil eden hiçbir duruma müsamaha gösterilmeyecektir. Bu kapsamdaki gelişmeler, Rusya Federasyonu ile koordinasyon içerisinde yakından takip edilmekte birliklerimizin güvenliği için her türlü tedbir alınmaktadır."

Azerbaycan

Aktop, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek ve denetlemek amacıyla Azerbaycan topraklarında Rusya ile bir ortak merkez oluşturulması için hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'nin TBMM'de 17 Kasım'da kabul edildiğini anımsattı.

"Mehmetçik, Rusya ile kurulacak ortak merkezde ve bu merkezin icra edeceği tüm faaliyetlerde 1 yıl süreyle görev yapacaktır." ifadesini kullanan Aktop, söz konusu merkezin kuruluş ve görev esaslarına ilişkin teknik detaylara yönelik görüşmelerin devam ettiğini, bölgeye sevk edilecek birliklerin hazırlıklarının tamamlandığını söyledi.

Libya

Türkiye'nin Libya'da BM tarafından tanınan meşru Milli Mutabakat Hükümeti ile imzaladığı ikili anlaşmalar ve uluslararası hukuka uygun olarak Milli Mutabakat Hükümeti'nin davetine istinaden askeri eğitim, mayın/EYP temizliği, sağlık, insani yardım ve danışmanlık desteği vermeye devam ettiğini belirten Aktop, "Bu çerçevede, Tacura Müşterek Kara Eğitim Merkezi'nde 120 Libya Silahlı Kuvvetleri personelinin 9 hafta süreli temel muharebe eğitimleri tamamlanmıştır. 163 Libya Silahlı Kuvvetleri personelinin de 5 farklı alandaki eğitimlerine devam edilmektedir. Bugüne kadar Libya Milli Mutabakat Hükümeti'ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği ile önü açılan BM öncülüğündeki siyasi süreci destekliyoruz. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Libya halkının ve Milli Mutabakat Hükümeti'nin yanında yer alacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Doğu Akdeniz

Aktop, Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'de her alanda uluslararası hukuku tanımayan ve ihlal eden tutumunu ısrarla sürdürdüğüne dikkati çekti.

Ege Denizi'nde Yunanistan tarafından düzensiz göçmenlerin botlarına zarar verilerek hayatlarının tehlikeye atıldığını ve Türkiye sahillerine geri itildiklerine işaret eden Aktop, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Belgeleriyle de kamuoyuna yansıyan söz konusu insanlık dışı uygulama, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir. AB Ombudsman Kurumunun bu zalimce ve yasa dışı geri itme uygulamasına karşı AB Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı (FRONTEX) nezdinde soruşturma başlatması, Yunanistan'ın hukuk tanımaz ve insanlık dışı uygulamalarının artık saklanamaz boyutlara ulaştığının en açık göstergesidir. Türkiye, uluslararası hukuktan doğan meşru haklarına dayanarak kendi kıta sahanlığında sismik araştırma faaliyetlerine devam etmektedir. Bölgede gerilimi tırmandıran, hukuki dayanaktan yoksun iddiaları, kesintisiz sürdürdüğü provokatif taciz ve ihlalleri, diyalog yerine sürekli üçüncü taraflara gitme yolunu seçen uzlaşmaz tutum ve eylemleriyle Yunanistan'dır.

Türkiye, uluslararası hukukun yüklediği sorumluluklar dahilinde kendi NAVTEX hizmet sahasında seyir yapan denizcilerin seyrisefain emniyetini sağlamak maksadıyla gerekli seyir ikazlarını yayımlamaktadır. Bölgede seyir yapan denizcilerin emniyetini sağlamaya yönelik bu hizmeti Türkiye, kendi NAVTEX hizmet sahasında kesintisiz ve eksiksiz olarak yerine getirmeye devam edecektir."

Aktop, Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerle ilgili TSK tarafından Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemilerine Akdeniz'de, Fatih sondaj gemisine ise Karadeniz'de refakat ve koruma görevinin icra edildiğine değindi.

Oruç Reis araştırma gemisinin faaliyetlerinin 29 Kasım'a kadar uzatıldığını bildiren Aktop, "Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bölgedeki doğal kaynakların hakkaniyet çerçevesinde adil paylaşımından yanadır. TSK, Ege ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Adası'nda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecek." diye konuştu.

- Kovid-19 ile mücadele

Şebnem Aktop, koronavirüsle mücadele kapsamında Bakanlığa bağlı tüm birlik, karargah ve kurumlarında ilk günden itibaren alınan tedbirlerin kararlı şekilde uygulandığını vurguladı.

Aktop, şunları kaydetti:

"Yerinde kal prensibi hassasiyetle uygulanmakta, harekatlarımızı etkileyecek faaliyetler hariç garnizonlar arası ya da garnizon içinde yer değişikliğini gerektirecek ziyaret, denetleme, konferans gibi toplu faaliyetlerin tümü iptal edilmiştir. Harekata yönelik faaliyetler haricinde esnek mesai uygulaması devam etmekte ve idari izinli personelin ikametgahından ayrılmaması hususu yakından takip edilmektedir. Yurt dışına çıkacak, birliğine yeni katılacak, izinden veya görevden dönen personele mutlaka sağlık muayenesinden geçirilerek PCR testi yaptırılmaktadır.

Nizamiyelerde ateş ölçümü ve HES kodu sorgulaması uygulamasına devam edilmektedir. Yemekhanelerde yemek saati esnetilerek yoğunluk azaltılmış, mesafe kuralına uygun olmayan mekanlarda yemek hizmeti paket, kumanya, hazır gıda ve benzeri şekilde verilmeye başlanmıştır. Ayrıca askerlik görevlerini yapmak üzere 23-25 Kasım 2020 tarihlerinde sevke tabi olan yükümlülerin sevkleri, 22-24 Aralık 2020 tarihine ertelenmiştir.
Terhislerin ertelenmesi gibi bir durum şu an için söz konusu değildir. 9-21 Kasım tarihlerinde sevke tabi olan bedelli yükümlülerin sevkleri ertelenmemiştir. Sevkleri ertelenmeyen bedelli yükümlüler için salgına yönelik her türlü tedbir, Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak alınmaktadır."

Aktop, TSK'nın alınan tedbirler sayesinde vaka sayılarının personel mevcuduna oranı itibarıyla dünyanın en az vaka görülen orduları arasında yer almaya devam ettiğini sözlerine ekledi.
Son dakika: Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj yolladı

Giriş Tarihi: 21.11.2020  19:10 Güncelleme Tarihi: 21.11.2020  21:47

Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj yolladı. Başkan Erdoğan mesajında, "Şimdiye kadar din, dil, ırk ayrımı yapmadan 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa destek olduk." ifadelerine yer verdi. Erdoğan, "Türkiye olarak etrafımızdaki sorunlarla ilgilenirken asla irredantist yani yayılmacı-müdahaleci bir anlayış içinde değiliz." dedi.

Başkan Erdoğan'dan kritik mesajlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan son dakika aşı açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi'ne İstanbul'dan canlı bağlantıyla katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin üreteceği aşıyı inşallah tüm insanlığın hizmetine sunacağız" ifadelerini kullandı.

Video Player

00:34 | 04:33

Use Up/Down Arrow keys to increase or decrease volume.

Online Video Platform

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geliştirilen aşılar, mevcut adaletsizlikleri daha da derinleştirmek yerine insanlığın ortak malı olacak şekilde kullanıma sunulmalıdır. Bu çerçevede G20 platformu aşıya herkesin uygun maliyetli ve hakkaniyetli erişimini güvence altına alacak mekanizmaları hazırlamalı ve işletmelidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'ın dönem başkanlığındaki G20 Zirvesi'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı.

Başkan Erdoğan, "Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik." dedi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, çevrim içi de olsa foruma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Son dakika: Başkan Erdoğan 12. 'na video mesaj gönderdi

Son dakika: Başkan Erdoğan 12. Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu'na video mesaj gönderdi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik." dedi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, çevrim içi de olsa foruma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İki gün boyunca yapılacak tartışmaların verimli ve başarılı geçmesi temennisinde bulunan Erdoğan, fikirleriyle toplantıya katkı sunacak tüm katılımcılara teşekkür ederek, kritik bir dönemde önemli bir gündemle gerçekleştirilen forumun hayırlı olmasını diledi.

Uluslararası toplumun, 21'inci yüzyılın en büyük küresel imtihanıyla karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"1 milyon 375 bin insanın hayatına mal olan koronavirüs salgını, maalesef yayılmaya devam ediyor. Her ne kadar bu salgın öncelikle sağlıkla ilgili olsa da sonuçları itibarıyla hayatımızın hemen her alanını etkiliyor. İş gücü piyasasından ticarete, kişisel ilişkilerden kamu güvenliğine kadar pek çok alanda salgının artçı sarsıntılarına şimdiden şahit oluyoruz. Son günlerde kimi ülkelerde tırmanan sokak olaylarının gerisinde, ırkçılıkla beraber salgının ortaya çıkardığı adaletsizliklerin de olduğuna inanıyorum. Dünya genelinde 1,4 milyona yaklaşan can kaybını, sadece Kovid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamak son derece yanlıştır. Bu tablolun oluşmasında küresel sistemin artık çözüm yerine sorun üreten yapısının da payı vardır. Ortak geleceğimizi tehdit eden bu kriz karşısında, uluslararası toplum maalesef gerekli dayanışmayı halen gösteremiyor. Özellikle küresel sistemin çeperinde yer alan, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin salgınla mücadelede kaderlerine terk edildiğini görüyoruz."

Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan G-20 zirvesinde ilan etti: İnsanlığın hizmetine sunacağız"AŞILAR, KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜM İNSANLIĞIN ORTAK İSTİFADESİNE SUNULMALIDIR"
Türkiye olarak salgının ilk günlerinden itibaren uluslararası toplumla iş birliği içinde hareket ettiklerini dile getiren Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in yanı sıra NATO, Dünya Sağlık Örgütü, G20, MİKTA, Türk Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer uluslararası platformlardaki çabalarda ön saflarda yer aldıklarını ifade etti.

Başkan Erdoğan, şimdiye kadar din, dil, ırk ayrımı yapmadan 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa destek olduklarına dikkati çekerek, "Tüm bunları çıkar veya menfaat beklediğimiz için değil; 7,5 milyarlık büyük insanlık ailesine karşı sorumlu olduğumuzu hissettiğimiz için yaptık. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak yardım çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz." dedi.

Geçen günlerde, aşı geliştirme çalışmalarında önemli mesafe katedildiğine yönelik sevindirici haberler aldıklarını aktaran Erdoğan, "Uğur Şahin ve Özlem Türeci isimli Türk doktorların da katkı yaptıkları bu gayretlerin, tüm insanlık için bir 'müjde' niteliğine bürünmesi, ancak bu çalışmaların rekabet konusu yapılmaması halinde mümkün olabilir. Hangi ülkede üretilirse üretilsin, kullanıma hazır hale getirilecek aşılar, kayıtsız şartsız tüm insanlığın ortak istifadesine sunulmalıdır." ifadelerini kullandı.

"ULUSLARARASI TOPLUM, TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK ACI TECRÜBELERDEN DERS ÇIKARAMAMIŞTIR"
Uluslararası toplum tarafından terk edilmiş olma düşüncesinin, birçok ülkeyi içe kapanmaya ittiğini gördüklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu durum, ne yazık ki ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi ciddi toplumsal marazlara ivme kazandırıyor. Terör örgütleri, salgının bazı ülkelerde ortaya çıkardığı otorite boşluğundan istifadeyle yeniden palazlanma teşebbüsüne giriştiler. Özellikle aşırı sağcı yapılar, salgının sebep olduğu ekonomik zorlukları istismar ederek, kendilerine zemin oluşturmaya çalışıyor. Milyonlarca vatandaşı yurt dışında yaşayan ve pek çok insanını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz.

Son günlerde çok daha yüksek sesle dillendirdiğimiz samimi uyarılar, hem vatandaşlarımızın hem de yüz milyonlarca Müslüman kardeşimizin hissiyatını yansıtmaktadır. Zira Holokost'tan Bosna'ya, Ruanda'dan Myanmar'a, insanlığa karşı suçların işlenmesinde, önce nefret söyleminin ayak sesleri duyulmuştur. Ancak uluslararası toplum, her biri tarihe kara bir leke olarak geçen bu acı tecrübelerden gereken dersleri çıkaramamıştır. Sadece vatandaşlarımızın değil, tüm uluslararası toplumun güvenliği için de bu konuda inisiyatif alınması gerekiyor."

"Geldiğimiz aşamada şu noktanın anlaşıldığına inanıyorum. Hepimiz güvende olana kadar hiçbirimiz güvende değiliz." diyen Erdoğan, "Hiçbir ülkenin, günümüz dünyasında güvenlik meselelerine coğrafi uzaklık-yakınlık merceğinden bakma lüksü yoktur. Dünyanın küresel bir köye dönüştüğü, mesafelerin anlamını yitirdiği böylesi bir dönemde artık Avrupa'nın kaderi Afrika'nınkinden, Kuzey Amerika'nın kaderi de Güney Amerika'nınkinden bağımsız değildir. Gelişen teknoloji ve ulaşım imkanları, hiç olmadığı kadar bizi birbirimize yaklaştırıyor, beraber çalışmaya, sorunlarımıza ortak çözümler bulmaya icbar ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

"DÜNYANIN EN ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYNI ANDA MÜCADELE EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün küresel istikrarı tehdit eden krizlerin çoğunun Türkiye'nin yer aldığı bölgede yaşandığına işaret ederek, "Türkiye olarak, DEAŞ'tan PKK-YPG'sine, FETÖ'den DHKPC'sine kadar dünyanın en eli kanlı terör örgütleriyle aynı anda mücadele ediyoruz. Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni sınamalar ve tehditler karşısında güvenilir bir NATO müttefiki olarak kritik sorumluluklar üstleniyoruz. Terör tehditlerinin bertaraf edilmesi, ihtilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz." diye konuştu.

Bölgedeki tüm sıkıntılarda Türkiye'nin tavrının daima sorunun değil çözümün parçası olmaktan yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu bakışla Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya kadar her yerde dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. Aleyhimizde yürütülen karalama kampanyalarına rağmen bu tutumumuzu sürdürmekte kararlıyız. 35 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak küresel güvenliğe en büyük tehdit olan terörizm konusunda ilkeli, tutarlı bir tutum sergiledik. Gerektiğinde şehitler verme pahasına Suriye'de yuvalanan terör örgütlerine karşı başarılı harekatlar gerçekleştirdik. Bu operasyonlar sayesinde 8 bin 200 kilometrekareden fazla alanı terörden arındırdık. Attığımız adımlar sayesinde 411 binden fazla Suriyeli kardeşimizin gönüllü ve güvenli bir şekilde memleketlerine geri dönmesini sağladık. DEAŞ'ın alan hakimiyetini sonlandırırken, PKK/YPG terör örgütünden kaynaklı tehdidi de önemli ölçüde bertaraf ettik. İdlib'deki mevcudiyetimizle yeni bir insani trajedinin ve büyük bir göç dalgasının önüne geçtik."

Erdoğan, bugüne kadar 8 binden fazla yabancı terörist savaşçı yakaladıklarını ve ülkelerine geri gönderdiklerini belirterek, "Bunun yanında çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz 100 bin kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Yakalayıp yabancı güvenlik birimlerine teslim ettiğimiz teröristlerin bugün elini kolunu sallayarak terör eylemi yapabilmesi, elbette düşündürücüdür. Türkiye, sadece PKK ve DEAŞ'la mücadelesinde değil, yabancı terörist savaşçılara karşı mücadelesinde de maalesef yalnız bırakılmıştır." dedi.

Türkiye'nin Suriye kaynaklı düzensiz göç yükünün neredeyse tamamını tek başına omuzlamak zorunda kaldığını belirten Erdoğan, yaklaşık 9 yıldır 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'ye verilen sözlerin de hiçbirinin yerine getirilmediğini söyledi.

Erdoğan, 12. Halifaks Uluslararası Güvenlik Forumu'na gönderdiği video mesajda, bir gerçeğin altını özellikle çizmek istediğini belirterek, Türkiye olarak etraftaki sorunlarla ilgilenirken asla irredantist yani yayılmacı, müdahaleci bir anlayış içinde olmadıklarını ifade etti.

Türkiye'nin hiç kimsenin, hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözü olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Biz öncelikle kendi milli güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlamaya ve bunları sağlam noktada değerlendirmeye, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına katkı sunmaya çalıyoruz." dedi.

Dağlık Karabağ meselesinin bu noktada önemli bir örnek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Azerbaycan toprağı olan bu bölge, Birleşmiş Milletler ve AGİT kararlarına rağmen yaklaşık 30 yıl boyunca Ermenistan tarafından işgal edilmiş durumdaydı. Sorunu çözmek amacıyla oluşturulan MİNSK Grubu eş başkanları ise işgali sonlandırma noktasında şimdiye kadar maalesef hiçbir adım atmamıştı. Rusya Federasyonuyla ortak çabalarımız sayesinde varılan anlaşmayla hem sıcak bir çatışmayı bitirdik, hem de 30 yıldır buzdolabında bekletilen bir sorunun çözümüne katkı sağladık." diye konuştu.

Son dakika haberi: Başkan Erdoğan'dan Avrupa Birliği mesajı

"BUGÜN LİBYA'DA SİYASİ ÇÖZÜM UMUTLARI YEŞERMİŞSE, BUNDA TÜRKİYE'NİN CİDDİ KATKISI BULUNUYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'daki krizin başından beri, ihtilafın sadece siyasi diyalog yoluyla çözülebileceğini savunduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Libya Milli Mutabakat Hükümeti'ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi, Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı. Bugün Libya'da siyasi çözüm umutları yeniden yeşermişse, bunda Türkiye'nin zamanında yaptığı müdahalenin çok ciddi katkısı bulunuyor. Sahada kalıcı ateşkesin tesisi ve kapsayıcı siyasi sürecin ilerletilmesi konusunda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm taraflarla eşgüdüm halinde çabalarımızı sürdürüyoruz. Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun çalışmalarını da destekliyoruz."

"Doğu Akdeniz'deki her türlü gelişmenin yükünü taşıyan ülkemizin, doğal kaynaklar söz konusu olduğunda yok sayılmasına elbette rıza gösteremezdik." diyen Erdoğan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin provokasyonlarına rağmen, Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı, soğukkanlı davrandıklarını anlattı.

Erdoğan, Avrupa Birliği'nin, "birlik içi dayanışma" adı altında, Doğu Akdeniz'de hem Türklerin haklarını, hem de Kıbrıs Türkleri'nin menfaatlerini korumak için kararlılıkla yürüttükleri arama ve sondaj faaliyetlerine dair ithamlarının tarihle, hukukla, gerçeklerle bağdaşmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs Türkleri'ne yönelik izolasyonlara son verilmesi ve Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının hakkaniyetli paylaşımı yönündeki çabalarımızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Diğer taraftan, diyalog ve diplomasiye kapımızı hiçbir zaman kapatmadık, kapatmıyoruz. Kıbrıs Türkleri'nin de katılacağı bir Doğu Akdeniz konferansı düzenlenmesi önerimiz, sorunu diyalogla çözme irademizin tezahürüdür. Türkiye, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de mevcut sorunların aşılması için her zaman yapıcı tutum sergilemiştir. Nitekim, geçtiğimiz aylarda NATO Genel Sekreteri'nin girişimiyle ülkemiz ile Yunanistan arasında NATO çatısı altında gerçekleştirilen ayrıştırma görüşmelerine başından itibaren aktif ve samimi biçimde katılım gösterdik, katkı sağladık. Ayrıca, Yunanistan ile Ege sorunlarının ele alındığı ve sonuncusu 4,5 yıl önce gerçekleştirilen İstikşafi Görüşmeler sürecinin yeniden başlatılması hususunda mutabakata vardık."

"TÜRKİYE'Yİ DİPLOMASİDE DAR BİR ÇERÇEVEYE HAPSETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Coğrafi bakımdan Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye'yi diplomaside dar bir çerçeveye hapsetmek, yanlış olduğu gibi mümkün de değildir." diyerek, şunları kaydetti:

"Bizim ne Doğu'ya, ne de Batı'ya sırtımızı dönme gibi bir lüksümüz olabilir. Avrupa ile ilişkilerimizi geliştirirken, Asya'yı ve Afrika'yı asla ihmal etmiyoruz. Rusya'yla son dönemde derinleşen iş birliğimizi, Amerika'yla köklü bağlarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. Bilhassa 68 yıldır üyesi olduğumuz NATO içindeki konumumuza büyük önem atfediyoruz. Türkiye'nin sınırları aynı zamanda NATO'nun sınırlarıdır. Günümüzde de, NATO'nun yüzleştiği yeni sınamalar ve tehditler karşısında güvenilir bir müttefik olarak kritik sorumluluklar üstleniyoruz. Afganistan'da, Kosova'da, Irak'ta, Karadeniz'de, Akdeniz'de ve diğer coğrafyalarda İttifak'a sağladığımız ciddi katkılarla, külfet paylaşımında büyük bir yükü omuzladık. Bu gerçeğin, dar siyasi saiklerle gölgelenmesine ve sorgulanmasına müsaade etmeyiz. Biz hem ülkemizin hem de müttefiklerimizin hak ve çıkarlarını gözetirken, aynı hassasiyeti ve dayanışma ruhunu müttefiklerimizden beklememiz de tabiidir."

Erdoğan, Türkiye'nin, uluslararası güvenlik ve istikrara yönelen tehditler karşısında kararlı biçimde mücadelesini sürdürme iradesine sahip olduğunun altını özellikle çizmek istediğini dile getirdi.

Forumun gündeminde yer alan, birbirinden önemli konu başlıklarında ortaya koyacakları fikirlerin, barış ve güvenlik arayışlarına katkı sağlamasını temenni eden Erdoğan, çalışmalarında başarılar dileyerek sözlerini sonlandırdı.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları