Başkan Erdoğan kritik toplantı sonrası ulusa seslendi! "Üretim aşamasında olduğumuz aşıyı 2021'in ilk aylarında milletimize sunacağız".

Başkan Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşların ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabileceğini bildiren Başkan Erdoğan, koronavirüs aşısı için tarih verdi. BM'nin salgın sürecinde sınıfta kaldığını ifade eden Erdoğan, "Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yok sayanlar diplomasi masasına yaklaşmaya başladı." ifadelerini kullandı..

Başkan Erdoğan kritik toplantı sonrası ulusa seslendi! "Üretim aşamasında olduğumuz aşıyı 2021'in ilk aylarında milletimize sunacağız".
21 Eylül 2020 - 22:27 - Güncelleme: 21 Eylül 2020 - 22:45

Son dakika: Başkan Erdoğan alınan yeni kararları açıkladı!

Giriş Tarihi: 21.9.2020  21:37 Son Güncelleme: 21.9.2020  22:08

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası açıklama yaptı. Erdoğan, "Koronavirüsle mücadelede yeni bir safhaya geçtik. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecektir" dedi. Bununla birlikte Erdoğan, Doğu Akdeniz meselesine ilişkin "Ortada diyalogla çözülmeyecek hiçbir sorun yok. Ancak hakkaniyete uygun tekliflerle karşımıza gelinmelidir" ifadelerini kullandı.

Video Player

00:03 | 01:46

Use Up/Down Arrow keys to increase or decrease volume.

Online Video Platform

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi.

Son dakika: Başkan Erdoğan alınan yeni kararları açıkladı!

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı, 3 saat 50 dakika sürdü. Toplantı sonrası Başkan Erdoğan çok önemli açıklamalarda bulundu. 

Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde; 

Başkan Erdoğan kritik toplantı sonrası ulusa seslendi! "Üretim aşamasında olduğumuz aşıyı 2021'in ilk aylarında milletimize sunacağız"

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi,  Cumhurbaşkanı  başkanlığında toplandı. Toplantının en önemli başlığı son dönemde vaka ve ölüm oranında artış yaşanan koronavirüsle mücadele ve yeni tedbirler oldu. 15.10'da başlayan kritik toplantının ardından Başkan Erdoğan ulusa seslendi. "Aşı çalışmalarında dünyadaki gelişmelerini yakından takip ediyor, kendi aşı çalışmalarımızda hızla ilerliyoruz. Halen ikisinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıyı milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz." ifadelerini kullanan Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Başkan Erdoğan kritik toplantı sonrası ulusa seslendi! Üretim aşamasında olduğumuz aşıyı 2021'in ilk aylarında milletimize sunacağız

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aşı çalışmalarında dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin yanında kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz. Halen süren 8 aşı geliştirme çalışmasından 2'sinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı. Özel sektöre ait bir firmanın altyapısı aşının üretimine uygun hale getiriliyor. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, koronavirüs salgınının tüm dünyada tesirini artırarak hissettirdiğini, Türkiye'nin içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde salgının yeniden tırmanışa geçtiğini söyledi.

Başkan Erdoğan'dan Kabine Toplantısı sonrası önemli açıklamalar

Aziz milletim, değerli basın mensupları sizlere en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Koronavirüs salgını tüm dünyada tesirini arttırarak hissettiriyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde salgın maalesef yeniden tırmanışa geçmiştir.

Türkiye salgınla mücadelesini tüm imkanlarıyla kararlılıkla sürdürüyor. 



'TEDBİR BİZDEN TAKDİR ALLAH'TAN'

Son dönemde gerçekleşen artış hepimizi üzüyor. Milletimizi bir kez daha temizliğe dikkat etme, maske kullanımına davet ediyorum. Virüs taşıdığını bildiği halde, evde karantina kalmak yerine sokağa çıkan işe giden herkes hem yasal olarak suç işlemekte hem de büyük bir vebal altına girmektedir. Bu tedbirlerin amacı tüm insanlarımızın sağlığını korumaktır. Tedbir bizden takdir Allah'tandır. Bizim inancımızda tedbirsiz tevekkül olmaz. Elbette bu salgın devam edecek değildir. Tarihteki salgınların 2 yıl sürdüğünü biliyoruz. Türkiye salgının en başından itibaren hem tedbirler hem de hastalara verilen hizmetler bakımımdan küresel çapta örnek gösterilen ülkeler arasında yer almıştır. 

YERLİ AŞI AÇIKLAMASI

Ülkemizin her köşesine ulaşan yatırımlarımızın önemini salgın döneminde çok iyi anladık. Önlemlerimiz sayesinde krizi çok rahat yönettik. Yerli aşımızı üretmek için hızla çalışmaya devam ediyoruz. Halen süren 8 aşı çalışmasından 2'sinde hayvan deneyleri tamamlandı. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz. Maske ve mekan denetimlerinde uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında yapacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecbur hale getirilecektir. 

65 YAŞ VE ÜSTÜ İÇİN İL BAZINDA YENİ TEDBİRLER OLABİLİR

Maske ve mekan denetimlerinde uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında yapacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecbur hale getirilecektir. Kafe ve restoranların denetimi sıklaştırılacaktır. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecektir. Yerli aşıda da insan üzerinde çalışmaları önümüzdeki aylarda yapılacaktır. 

Elazığ ve Malatya depremlerinin ardından başlanan konut inşaatları son aşamasına gelmiştir. 

Vatandaşlarımızın bu konutlar için ödeyeceği bedelleri tespit ettik. Buna göre her iki ilde de 2+1 konutlar şerefiye bedellerine göre 510 ile 725 TL arasında aylık ödeme ile vatandaşlarımıza teslim edilecektir. 3+1 konutlar için ise 730 ile 995 TL arasında bir bedel belirlenmiştir. 

'SİNSİ TUZAKLARI BOŞA ÇIKARTIYORUZ'
Mücadele stratejimizi yaşanan krizin çok katmanlı yapısına göre belirliyoruz. Ülkemizi 2023 hedefleri kılavuzluğunda bölgesel ve küresel bir güç haline getirmekten asla taviz vermiyoruz. Bir yandan virüsü yenmek için bilimsel çalışmaları yönetirken bir yandan ekonomimize yönelik sinsi tuzakları birer birer boşa çıkartıyoruz.

'EKONOMİMİZ 3. ÇEYREKTE CİDDİ YÜKSELİŞ MESAJLARI VERİYOR'

Karadeniz'de keşfettiğimiz doğalgaz rezervi milletimize umut vermiştir. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yok sayıp, ısrarla kendi tezlerini kabul ettirmeye çalışanlar diplomasi masasına yaklaşmaya başladı. Ekonomimiz 3. çeyrek için çok ciddi yükseliş mesajları veriyor. Ardı ardına açtığımız otoyol projeleri, 81 vilayetteki 83 milyon insanın refahının artışına katkı sağlıyor. Su medeniyettir, yol medeniyettir. Yolu olmayan medeniyetten bahsetmesin. Hizmete sunduğumuz her baraj sulama ve enerji altyapımızı bir adım daha öne taşıyor. Tarımda oldukça bereketli bir sezonu geride bırakıyoruz. Turizm ve ticarette kayıplarımızı bir nebze olsun hafiflettik. 

Virüsle mücadelede yeni tedbirler olacak mı?'BAŞARAMAYACAKSINIZ!'
Darbe ve vesayet eliyle, milletimizin değerlerinin çiğnenmesine, canımız pahasına da olsa rıza göstermeyeceğiz. Kesintisiz kriz oyunlarıyla Türkiye'yi ve Türk milletini kendine dar gelen gömleklerinin içerisine hapsederek vaktini ve enerjisini heba edenlere bir kez daha söylüyoruz ki, "Başaramayacaksınız!" Bize pusu kuran, saldıran hiç kimseyi unutmayacağımızın bilinmesini istiyorum. 



VOLKAN BOZKIR'A BAŞARILAR DİLEDİ

Yarın BM 75. Genel kurulu başlıyor. BM tarihinde ilk defa ülkemizden bir isim, uzun yıllar Meclis'te milletvekilimiz olarak görev yapan Volkan Bozkır, Genel Kurul başkanı olarak görev yapacak. Bu vesile ile sayın Bozkır'a başarılar diliyorum. Genel Kurulu'n öncelikli gündemi salgın olacaktır. Türkiye olarak uzun yıllardır BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası platformdaki haksız, adaletsiz ve çarpık yapıyı "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek eleştiriyoruz. 

'SONLARINI KENDİ ELLERİYLE HAZIRLIYORLAR'

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununda birkaç ülkenin çıkarını koruma uğruna tarihi gerçeklere, uluslararası anlaşmalara, gözle görülen hakikatlere sırtlarını dönenlerin dünyaya söyleyecekleri sözü kalmaz. Sırf Türkiye'ye olan husumetlerinden dolayı, bölgemizde ve dünyanın dengelerini altüst etmeye çalışanlar aslında kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar. Sırf Türkiye'ye olan husumetlerinden dolayı, bölgemizde ve dünyanın dengelerini altüst etmeye çalışanlar aslında kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar. Türkiye bugüne kadar söylediği her sözünde bedelini ödemiş bir ülkedir.

'KORKUNUN ECELE FAYDASI YOKTUR'

Bu tezgahın işlemesi için terör örgütlerinden, siyasi ve sosyal tetikçilere kadar hiçbir kuklaya aradığı fırsatı sunmayacağız. Darbe ve vesayet eliyle milletimizin değerlerinin çiğnenmesine, zenginliklerinin yağmalanmasına canımız pahasına da olsa rıza göstermeyeceğiz. Bunlar da artık eski halin muhal olduğunu eninde sonunda anlayacaklar. Büyük ve güçlü Türkiye'nin ayak sesleri daha yüksek tonda duyulmaya başlayınca ülkemize yıllarca müstemleke gözüyle bakanların telaşları da artıyor. Unutmayın korkunun ecele faydası yoktur.

Bu millet kükremiş bir sel gibi zincirlerini kırmış, önüne çekilen setleri çiğnemiş, dağları aşmış, enginleri kucaklamış bir şekilde hedeflerine doğru yürümektedir. Her kim bu yürüyüşte yanımızda olursa yol arkadaşlığımızı yaparsa gerektiğinde ekmeğimizi bölüşeceğiz, gerektiğinde canımızı ortaya koyacağımız dostumuzdur. 

'BİZE PUSU KURAN, SALDIRAN HİÇ KİMSEYİ UNUTMAYACAĞIZ'

Bize pusu kuran, husumet besleyen hele hele saldıran hiç kimseyi unutmayacağımızı belirtmek isterim. BM tarihinde ilk defa ülkemizden bir isim, eski bakanlarımızdan, uzun yıllar Meclis'te milletvekilimiz olarak yer alan Volkan Bozkır genel kurul başkanı olarak görev yapacak. Sayın Bozkır'a 1 yıl boyunca yürüteceği BM Genel Kurul Başkanlığı görevinde başarılar diliyorum. Salgın sıkıntısı olmasaydı biz de yarın genel kurulda ülkemizi temsil edecek heyetimizin başında olacaktır. Salgın sebebiyle mesajımızı görüntülü olarak Türkiye saati ile 16.00'da inşallah yayına gireceğiz, mesajımızı tüm dünyaya ileteceğiz.

Bölgesel ve küresel meselelerde dünyanın en geniş tabanlı bu platformda salgın konuşulacak, tartışılacaktır. Türkiye olarak BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası platformlardaki haksız, adaletsiz, çarpık yapıyı 'dünya beşten büyüktür' dİyerek eleştiriyoruz.

Mevcut yapının artık sürdürülemez olduğu gerçeği yaşanan hadiselerle kendini gösteriyoruz. Bu tespite mesafeli duranlar geldiğimiz noktada haklılığımızı tespit etmiştir. BM salgın sürecinde bir kez daha sınıfta kaldı. Salgının varlığını dahi ancak haftalar sonra kabul eden BM, gereken tedbirlerin alınması, ihtiyaçların karşılanması konusunda hiçbir varlık ortaya koyamadı. Türkiye 146 ülkeye tıbbi malzeme desteği verirken el uzatırken BM'nin böylesine çaresiz kalması tespitimizin doğruluğunu teyid etti. Medeniyetimizin mazluma ve mağdura yardıma tavsiyesi doğrultusunda bu faaliyetleri her alanda yürüten bir ülkeyiz. Türkiye böyle bir ülke. Sömürgeci ve soykırımcı geçmişe sahip olan batı kaşıkla verip kepçe ile alması hasebiyle Türkiye'nin bu hasbi anlayışını anlamakta zorlanıyor.

Tıpkı terörle mücadelede olduğu gibi bu dayanışmada da dünya örnek olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına saldırıyı önlemek için kaydadeğer adım atılmıyor olması bunun örneğidir. Salgın karşısındaki çaresizlikleri gelişmiş ülkelerin hazırlıksız yakalandıkları bir krizde kendilerine bile hayırlarının olmayacağını göstermiştir. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de birkaç ülkenin çıkarını korumak uğruna tarihi gerçeklere, uluslararası anlaşmaları sırtlarını dönenlerin dünyaya söyleyecekleri sözü kalmaz.

Artık hükmü kalmamış, fiiliyatta geçerliliği olmayan kendi siyasi ve toplumsal gerçekliğine de aykırı nara atanların yaptıkları mezarlık yanından geçerken ıslık çalanların psikolojisiyle aynıdır. Milletimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gireceği mücadelelerde ortaya çıkacak sonuçları bilmekte ve direncini ona göre düzenlemektedir.

Karşımızda diklenenler tıpkı içten çürüyen ağaçlar gibidir. Çıkacak ilk fırtınada yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan kabuktan ibaret birer kütük gibidir. Kıbrıs'ta, Akdeniz'de, Ege'de ve ihtilafa konu hiçbir yerde biz kimsenin hakkına, hukukuna, onuruna el uzatmıyoruz. Sadece ve sadece kendi hakkımıza, hukukumuza, kazanımlarımıza saygı gösterilmesin istiyoruz. Bu ülkenin halklarının gerçekleri öğrenmeye davet ediyoruz. Gerilimde beslenen bir avuç muhterisin siyasi kazanç için ülkelerini felakete sürüklemelerini biz de istemeyiz.

Ataların pilavdan dönenin kaşığı kırılsın dediği gibi biz de hiçbir mücadeleden kaçınmayız. Bu söylediklerimizin kuru bir retorik olmadığını ispata sadece son dönemdeki mücadelelerimiz dahi yeterlidir. Türkiye demokrasisi ve ekonomisiyle tarihi dönüm noktasını başarıyla tamamlamasının son raddesine gelmiştir.

Toplumu ince fay hatlarına derinleştirerek kimi yerlerde yapıldığı gibi çatışmaya vardıracak şekilde bölme çabaları akamete uğramıştır. Terör örgütleriyle yapılan saldırılar canımızı yakmıştır, kan dökmüştür ama başaramamıştır. Ekonomimizi yıkmak için oynanan sinsi oyunları tespit ettikçe gerekli tedbirleri süratle aldık.

Güney sınırlarımıza dayanan terör örgütlerini kullanarak ülkemizi, milletimizi bölmeye çalışan oyunlara cevabımızı bir adım öne giderek verdik. Bizi sahillerimize hapsetmeye, doğal zenginliklerden uzak tutmaya yönelik girişimlere benzer şekilde mukabelede bulunduk.

Son olarak salgında ülkemizin hizmet altyapısının kendisi ve dostları için ne derece önemli olduğunu gösterdik. Artık hiç kimse 2053-2071 vizyonu dediğimizde bunu müstehzi bir şekilde geçiştirmiyor. Biz ülkemizi ve milletimizi yakın zamandaki hedeflerine ulaştıracağımıza tüm kalbimizle inanıyoruz. İnşallah evlatlarımızın da vizyonlarını hayata geçirdiklerinde edecekleri duaların ecrine nail olacağız. Bu duygularla bir kez daha sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla, hayırlı akşamlar.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan İspanyol Gribi uyarısı

Giriş Tarihi: 19.9.2020  21:41 Son Güncelleme: 20.9.2020  07:28

, resmi Twitter hesabından  ile  arasındaki benzerliğe değindi. Bakan Koca yaptığı açıklamada, "Koronavirüsle aynı şekilde bulaşan H1N1 virüsüne karşı alınacak tedbir de aynıydı. O salgından tedbir dersi alalım" denildi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan İspanyol Gribi uyarısı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, koronavirüs salgını ile İspanyol Gribi arasındaki bağlantıya değindi. Bakan Koca, koronavirüsle mücadele kapsamında uyulması gereken tedbirlere dikkat çekti.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İspanyol Gribi ile koronavirüs salgını arasındaki benzerliği örnek gösterdi.

İspanyol gribi: Tarihin en büyük salgını 50 milyon kişiyi öldürmüştü

Bakan Koca Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "İSPANYOL GRİBİ SALGININDA, Koronavirüsle aynı şekilde bulaşan H1N1 virüsüne karşı alınacak tedbir de aynıydı: Maske, mesafe, temizlik. Bunlar iyi bilinmiyordu, yaygın uygulanmadı. Virüs 500 Milyon insana bulaştı. 50 ila 100 Milyon can kaybı oldu. O salgından tedbir dersi alalım." ifadelerine yer verdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Kocadan İspanyol Gribi uyarısıSAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA'DAN İSPANYOL GRİBİ UYARISI

İspanyol gribi nedir, nasıl bitti? İspanyol gribi ne zaman çıktı, kaç yıl sürdü, belirtileri nelerdi?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından corona virüs ile ilgili uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Bakan Koca son paylaşımında 1918'lerde dünyaya diz çöktüren, 50 milyonu aşkın insanın ölümüne sebep olan İspanyol gribini örnek vererek uyardı. Miilyonlarca vatandaş ise İspanyol gribini araştırmaya başladı. Peki İspanyol gribi nedir, nasıl bitti? İspanyol gribi ne zaman çıktı, kaç yıl sürdü, belirtileri nelerdi?

İspanyol gribi nedir, nasıl bitti? İspanyol gribi ne zaman çıktı, kaç yıl sürdü, belirtileri nelerdi?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, resmi Twitter adresi üzerinden İspanyol gribi hakkında paylaşım yaptı. Vatandaşlar ise İspanyol gribi hakkında meraklandı.

Bakan Koca paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

"100 yıl önce dünya bir salgın yaşadı. İspanyol Gribi salgınında tahminen 50-100 Milyon can kaybı oldu. Hastalığa yol açan H1N1 virüsü, bugünkü Koronavirüsle aynı şekilde bulaşıyordu. Sizce, can kaybı neden I. Dünya Savaşındakinden bile fazlaydı? Üzerinde düşünmeye değer bir soru."

İspanyol gribi 1. Dünya Savaşı'nı bitirmişti - Menderes Özel

Bakan Koca diğer bir paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

"İspanyol gribi salgınında, Koronavirüsle aynı şekilde bulaşan H1N1 virüsüne karşı alınacak tedbir de aynıydı: Maske, mesafe, temizlik. Bunlar iyi bilinmiyordu, yaygın uygulanmadı. Virüs 500 Milyon insana bulaştı. 50 ila 100 Milyon can kaybı oldu. O salgından tedbir dersi alalım."

İspanyol gribi nedir ve ne zaman çıktı? İşte tarihin en büyük salgını hakkında bilgi!

İspanyol gribi nedir ve ne zaman çıktı? İşte tarihin en büyük salgını hakkında bilgi!

50 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan İspanyol gribi, insanlık tarihinin gördüğü en büyük salgınlardan biriydi. ABD başta olmak üzere pek çok bölgeyi etkileyen salgın, şimdilerde koronavirüs salgını nedeniyle merak konusu oluyor. Peki, İspanyol gribi nedir ve ne zaman çıktı?

İspanyol gribi 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıdır. İspanyol Gribi, 500 Milyondan fazla kişiye bulaşması sonucu 18 ay içinde 50 milyon dolayında insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olmuştur. Salgın ılımlı ilk dalga, şiddetli ikinci dalga ve artçı üçüncü dalga olmak üzere üç dalga halinde seyretmiştir. İspanyol Gribinin bir özelliği, zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıdır. I. Dünya Savaşı'nın son aylarında tüm dünyayı etkisi altına almış, hatta kimi tarihçilere göre dört yıl süren savaşın sona ermesinde önemli bir etken olmuştur. İşte, salgın hakkında merak edilenler...

Türkçede 1918'den itibaren "İspanyol Nezlesi" sözcük grubu kullanılmıştır. Yıllar sonra açılan bazı toplu mezarlardan alınan örnekler sonucunda domuz gribine sebep olan H1N1 virüsünden (birkaç ufak farklılık haricinde aynı) kaynaklandığı anlaşılan hastalık, İngilizceden tercümeden dolayı "İspanyol Gribi" olarak anılmaya başlanmıştır. Salgın İspanya'da başlamamasına rağmen İspanyol nezlesi olarak adlandırılmasının sebebi ise İspanya'nın, I. Dünya Savaşı'nda yer almamış olması ve askerî sansür nedeniyle diğer Avrupa devletlerinde salgından söz edilmezken İspanyol basınının salgın konusunu ilk kez gündeme getirmiş olmasıdır.

VİRÜS NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?

"İspanyol gribi" ilk kez 11 Mart 1918'de ABD'nin Kansas eyaletinde tespit edilmişti. Salgın, 1918'in Eylül-Kasım aylarında, Türkiye dahil tüm dünyada pik noktasına ulaştı ve yaklaşık 50 milyon insanın canına maloldu. H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı bir salgın olduğu anlaşıldı.

TÜM DÜNYAYI ETKİLEDİ

İspanyol gribi salgını 1918 Eylül-Kasım aylarında zirve noktasına ulaşmış ve Osmanlı dahil tüm dünya ülkelerini etkilemiştir. Hindistan'da 17 milyon kişi, yani ülke nüfusunun %5'i bu hastalıktan ölmüştür. ABD'de nüfusun yaklaşık %28'i hastalığa yakalanmış ve 500.000 - 675.000 kişi hayatını kaybetmiştir.

Britanya'da 250.000, Fransa'da 400.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. Fiji adalarında nüfusun %14'ü iki haftalık bir süre içinde İspanyol Nezlesi'nden ölmüştür.

Hastalığa dönemin önemli isimlerinden de yakalananlar olmuştur. Max Weber, Ressam Gustav Klimt, İspanya Kralı XIII. Alfonso ve Sophie Halberstadt Freud bu kişiler arasında sayılabilir.

100 yıl önce 100 milyon kişiyi öldüren İspanyol Gribi'nin üzerindeki sır perdesi aralanamıyor  Esra Olcaycan

100 yıl önce 100 milyon kişiyi öldüren İspanyol Gribi'nin üzerindeki sır perdesi aralanamıyor

Birinci Dünya Savaşı sona ererken dünyayı kasıp kavuran İspanyol Gribi tüm dünyada 50 ile 100 milyon arası kişinin ölümüne neden oldu. Bilim insanları bugün hala 1918 yılında dünya nüfusunun %2'sini ortadan kaldıran hastalığın nedenlerini araştırıyor.

100 yıl önce, 1918 yılında Birinci Dünya Savaşı henüz devam ederken yayılan salgın hastalık, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede savaş motivasyonunu düşürür endişesiyle kamuoyundan saklandı ve sansürlendi.

Kasım 1918'de doktorlar solunum yolları enfeksiyonuna neden olan bir salgından bahsetmeye başladığında virüs tüm dünyada aylardır görülüyor ve yayılıyordu.

Savaşa katılmayan tarafsız ülke İspanya'da salgından sansürsüz bahsedilmesi dolayısıyla hastalık İspanyol Gribi olarak adlandırıldı. Asya kıtasından, Afrika'ya, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarından Okyanusya'ya tüm dünyayı etkisi altına alan salgının çıkış noktası kesin olarak bilinmiyor. Salgının tarih sayfalarına ilk kez not edildiği yerlerden biri Mart 1918'de Amerika Birleşik Devletleri askeri kampları.

İspanyol Gribi diğer grip salgınlarından 50 kat daha ölümcüldü

Bilim insanları İspanyol Gribi virüsünün, su kuşlarını etkileyen bir virüsün mutasyona uğraması sonucu ortaya çıktığı kanısında.

Alaska'da ve en uzak Pasifik Adaları'nda dahi görülen İspanyol Gribi'nin dünya nüfusunun yüzde 30'una etki ettiği tahmin ediliyor.

En çok 15-35 yaş grubunu etkileyen İspanyol Gribi'ne yakalananların bir kısmı sadece birkaç gün içinde hayatını kaybediyordu. Ölüm oranı yüzde 2,5 ile 5 arasında değişen İspanyol Gribi klasik grip salgınlarından 50 kat daha ölümcüldü.

Hastalığa yakalananların derisi mavimsi bir renge bürünüyor ve pek çok kişi ilk semptomlardan sonra 48 saat içinde boğularak hayatını kaybediyordu. Yapılan otopsilerde hastaların akciğerlerinin kanla veya sıvıyla dolduğu görülüyordu.

Mustafa Kemal Atatürk de İspanyol Gribi'ne yakalanmıştı

Antibiyotiklerin henüz bulunmadığı bir dönemde dünyayı vuran İspanyol Gribi Fransız Şair Guillaume Apollinaire, Avusturyalı Ressam Egon Schiele ve Alman sosyolog Max Weber gibi pek çok önemli ismin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin İspanya Kralı 13. Alfonso da Nazım Hikmet'in Kuvayi Milliye Destanı'nda bahsettiği İspanyol Gribi'ne yakalananlar arasındaydı.

Erhan Afyoncu yazdı! 102 yıl önceki İspanyol gribi salgınında 10 milyonlarca kişi ölmüştü

İnsanoğlu dünya tarihi boyunca birçok amansız hastalıkla mücadele etti. Bunların çoğu insanlığın azmi karşısında yenildi ve ortadan kalktı. Bugün bu hastalıkların çoğunun adlarını sadece işin uzmanları biliyor. Tarih boyunca "Mahşerin Dördüncü Atlısı" denilen kolera, çiçek, verem, cüzam, sıtma, difteri, tifo, tifüs, frengi, grip ve veba gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden insanoğlunun dramı, Andrew Nikiforuk, Murat Yolun ve Doris Flexner'ın araştırmalarında genişçe anlatılır.
Son yıllarda karşımıza çıkan Sars, Mers, kuş gribi, domuz gribi ve en son koronavirüs gibi hastalıklar ise geçmişte insanlığın karşılaştığı salgınlar gibi bulaşıcı ve çok hızlı yayılıyorlar.

DOMUZ GRİBİ
Grip muhtemelen çiçek hastalığı gibi at, inek, domuz, ördek gibi hayvanların evcilleştirilmesi sırasında insanlarda da görülmeye başlandı. Grip salgınları 18-19. yüzyıllara kadar geniş bölgeleri etkilemedi. Şehirlerin büyümesiyle birlikte grip salgınları da arttı.
Grip fazla önemsenmeyen ve genelde bir haftada geçen bir hastalıkken 1918'de amansız bir hastalık olarak insanlığın karşısına çıktı.
Iowa, ABD'nin en önemli domuz üretim merkezlerinden birisiydi. 1918 Eylül'ünde geleneksel domuz yarışından sonra domuzlarda gizemli bir hastalık görüldü.
Milyonlarca domuz hastalanırken, on binlercesi öldü.
Domuz üreticileri de bu salgından etkilenmişti.
1918 sonbaharında Kansas'ta bulunan kışlalardaki askerlerin çoğu gribe yakalanmışlardı.
Salgın Amerikalı askerlerle Avrupa'ya taşındı. Genç ve sağlıklı askerler hastalığa yakalandıktan sonra burun kanamasıyla karşılaştılar ve çoğu 48 saat içinde nefes almaya çalışarak öldüler. Grip, ABD şehirlerinde çok hızlı yayılarak, kamu işlerini yapacak insan bırakmadı. Cesetler günlerce ortalıkta kaldı.
Cenazelerin gömülmesi ayları buldu.
Hastalık, Amerika'dan Hindistan'a, Japonya'dan İspanya'ya birçok ülkeyi etkiledi.
Türkiye'de de on binlerce insanın ölümüne sebep olan salgını hiçbir ilaç durduramadı.

SOĞAN UMUTLARI OLDU
İnsanlar gribe yakalanmamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Toplantılar yasaklandı, okullar tatil edildi, kütüphanelerde kitap dağıtımı durdurulurken ulaşım araçları dezenfekte edildi. El sıkışmak bile suç hâline gelmişti. Amerikan ordusunda sabahları sirke ve suyla gargara yapmak mecburi olmuştu. Gribe karşı çok ilginç korunma yöntemleri de vardı. Kimileri ayağına salatalık bağlıyor, kimileri cebine patates koyuyor, kimileri de çocuklarını soğanların içine sokuyorlardı. En yaygın korunma biçimi ağza takılan pamuklu maskelerdi.
San Francisco'da maske takmak mecburi olduğu için tepki olarak "Maske Aleyhtarları Birliği" kuruldu. Polis binlerce göstericiyi bu yüzden tutukladı. Hastalık yaşlı genç demeden çok kısa sürede bulaştığı insanı öldürdüğü için epidemiyologlar, yani salgın uzmanları İspanyol gribi virüsüne öldürücü etkisinden dolayı "süper virüs" adını vermişlerdi.
1919 Nisan'ında salgın sona erdiğinde Hindistan'da 18.5 milyon, Rusya'da 440 bin, İngiltere'de 228 bin, Fransa'da 240 bin, İtalya'da 390 bin, Amerika Birleşik Devletleri'nde 675 binden fazla can almıştı.
Amerika bu hastalık yüzünden savaştaki kaybından çok daha fazla insanını kaybetmişti.
Nüfusa kıyaslandığında ölüm oranları Asya kıtasında binde 12, Amerika kıtasında binde 8.24, Avrupa kıtasında binde 6.6, Afrika kıtasında ise yüzde 10'du.
Araştırmacılara göre salgın dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ini, yani 400 milyondan fazla insanı etkilemişti. İspanyol gribi bütün dünyada 18 ayda 20 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmıştı. Grip salgını sonucunda ölenlerin sayısıyla ilgili birçok rakam verilir. American Medical Association, salgında ölenlerin sayısını 21 milyon olarak verirken, salgının neticesinde 50, hatta 100 milyon insanın kaybedildiği iddia eden araştırmacılar da vardır. Ancak o dönemde dünya nüfusunun yarıya yakınını oluşturan Çin ve Hindistan gibi ülkelerde sağlıklı istatistikler olmadığı için salgında hayatını kaybedenlerin sayısıyla ilgili verilen rakamlar sağlıklı değildir.
İspanyol Gribi Osmanlı İmparatorluğu'nda da ölümlere sebep oldu.
Ancak İstanbul dışındaki durumu net olarak bilemiyoruz. İstanbul'da gripten vefat edenlerin sayısı 6.835 olarak verilir.

İSPANYA'NIN ÜZERİNE KALDI
1918'deki salgına "Yıldırım nezlesi", "Flanders gribi" "İspanyol gribi", "İspanyol nezlesi", "İspanyol kadını" gibi adlar verilmişti.
Ülkeler dünya savaşı devam ettiği için basına sansür uygulayarak kendi vatandaşları ile ilgili ölüm haberlerini yayınlatmamışlardı.
İspanya savaşta taraf olmadığı için grip salgını ile ilgili haberlere sansür uygulamamış, bu yüzden de yüz binlerce insanın ölümüyle ilgili haberler gazetelerde çıkmıştı. Bu yüzden grip "İspanyol gribi" adını almıştı.
1957'de görülen grip salgını 1918'deki kadar olmasa da binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Bu salgında ABD'de 70 bin kişi öldü. Daha sonraki yıllarda salgınlar olduysa da geniş çaplı ölümler yaşanmadı.

Grip Almanlar'a I. Dünya Savaşı'nı kaybettirdi
GRIP salgını I. Dünya Savaşı'nda orduların savaşma kabiliyetlerini de yakından etkiledi. Almanlar, Rusya'nın savaştan çekilmelerinden sonra bütün kuvvetlerini toplayarak, 1918 baharında harbi Fransa cephesinde bitirecek son bir saldırıya giriştiler. Fransız ve İngilizler'e büyük darbeler indirerek ilerlediler. Paris'in doğusundaki Marne Nehri'ne ulaştılar. Ancak Amerika'nın da destek verdiği İtilaf devletleri Almanlar'ı durdurdular. Almanya'nın I. Dünya Savaşı'nı kaybetmesinden sonra hatıralarını kaleme alan Almanya'nın önde gelen generallerinden Erich Ludendorff, Fransa'ya karşı taarruzlarında başarısız olmalarının sebebini grip salgını olarak gösterir. Alman İmparatoru Wilhelm bile gripten dolayı cepheyi terk etmek zorunda kalmıştı.

İSPANYOL GRİBİ NEDİR, NE ZAMAN ÇIKTI, KAÇ YIL SÜRDÜ?

İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesi, 1918 - 1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıdır.İspanyol Gribi, 500 Milyondan fazla kişiye bulaşması sonucu 18 ay içinde 50 milyon dolayında insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olmuştur.Salgın ılımlı ilk dalga, şiddetli ikinci dalga ve artçı üçüncü dalga olmak üzere üç dalga halinde seyretmiştir. İspanyol Gribinin bir özelliği, zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıdır. I. Dünya Savaşı'nın son aylarında tüm dünyayı etkisi altına almış, hatta kimi tarihçilere göre dört yıl süren savaşın sona ermesinde önemli bir etken olmuştur.

Türkçede 1918'den itibaren "İspanyol Nezlesi" sözcük grubu kullanılmıştır. Yıllar sonra açılan bazı toplu mezarlardan alınan örnekler sonucunda domuz gribine sebep olan H1N1 virüsünden (birkaç ufak farklılık haricinde aynı) kaynaklandığı anlaşılan hastalık, İngilizceden tercümeden dolayı "İspanyol Gribi" olarak anılmaya başlanmıştır. Salgın İspanya'da başlamamasına rağmen İspanyol nezlesi olarak adlandırılmasının sebebi ise İspanya'nın, I. Dünya Savaşı'nda yer almamış olması ve askerî sansür nedeniyle diğer Avrupa devletlerinde salgından söz edilmezken İspanyol basınının salgın konusunu ilk kez gündeme getirmiş olmasıdır.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum