FETÖ'nün ihanet kalkışması 17 ve 25 Aralık'ta hedef neydi? İhanet süreci nasıl işledi?

FETÖ üyeleri, 7 yıl önce 17-25 Aralık'ta, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için karanlık operasyonlarını uygulamaya başladı. Tohumları MİT kumpasıyla atıldı 17-25 Aralık operasyonlarının tohumu, FETÖ mensuplarınca 2012 yılında atıldı. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik kumpas için 7 Şubat 2012'de harekete geçen FETÖ'nün yargıdaki üyeleri, MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 kişiyi, kapatılan Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ifadeye çağırdı. MİT kumpası için o dönem başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyata girmesini bekleyen örgüt üyelerinin planları, ameliyatın gecikmesiyle altüst oldu. İfadeye çağrılma olayına ilişkin bilgilendirilen Erdoğan, Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyleyerek kumpası bozdu. MİT kumpasını planlayan ve soruşturmayı yürüten savcı ve emniyet müdürleri görevden alındı. MİT kumpasında başarısız olan FETÖ, bu kez 17-25 Aralık kumpası için harekete geçti.

FETÖ'nün ihanet kalkışması 17 ve 25 Aralık'ta hedef neydi? İhanet süreci nasıl işledi?
17 Aralık 2020 - 05:41 - Güncelleme: 17 Aralık 2020 - 13:35
'nün ihanet kalkışması 17 ve 25 Aralık'ta hedef neydi? İhanet süreci nasıl işledi?
Giriş: 17.12.2020 10:38 Güncelleme:17.12.2020 10:45
’nün emniyet ve yargıdaki militanları tarafından 7 yıl önce yapılan darbe girişiminin hedefi Başkan Erdoğan’ın şahsında Türk milletiydi. Hain girişim, elebaşı 'in talimatıyla örgütün adliye ve emniyetteki militanlarınca gerçekleştirildi. Yargı ayağında , Muammer Akkaş gibi savcılar bulunurken, emniyet ayağını da , Nazmi Ardıç, Yakup Saygılı,  gibi Ergenekon, Balyoz, Şike kumpas soruşturmalarına imza atan dönemin polis müdürleri vardı. İşte ihanet şebekesinin darbe girişiminden çarpıcı detaylar.
Sabah
FETÖ'nün ihanet kalkışması 17 ve 25 Aralık'ta hedef neydi? İhanet süreci nasıl işledi?

15 Temmuz'daki darbe girişimiyle kanlı yüzünü gösteren Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin ardından 7 yıl geçti. FETÖ'nün emniyet ve yargıdaki militanları tarafından darbe girişiminin hedefi Başkan Erdoğan'ın şahsında Türk milletiydi. Türkiye, 17 Aralık 2013 sabahı İstanbul merkezli operasyonlarla güne uyandı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla 2 aşamada gerçekleştirilecek olan hain girişim, örgütün adliye ve emniyetteki militanlarınca gerçekleştirildi. 17-25 Aralık darbe girişiminin yargı ayağında, Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç, Muammer Akkaş gibi savcılar bulunurken, emniyet ayağını ise, Nazmi Ardıç, Yakup Saygılı, Ömer Köse gibi Ergenekon, Balyoz, Şike gibi kumpas soruşturmalarına imza dönemin polis müdürlerinden oluşturdu.

BAŞROLDE ZEKERİYA ÖZ VAR
17 Aralık'taki ilk operasyon, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'ndan, kamuoyunun yakından tanıdığı savcı Zekeriya Öz koordinesinde gerçekleştirildi. 2007'de başlanan Ergenekon soruşturmasının savcısı olarak ünlenen Öz, özel yetkileri alınıp kaçakçılık ve narkotik suçlardan sorumlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görevlendirilmişti.

YÖNLENDİREN FİKRET SEÇEN'Dİ
Operasyonun medyayla ilişkileri ve yönlendirme işini yürüten de, yine eski Ergenekon savcılarından, dönemin başsavcı vekili Fikret Seçen'di. Yolsuzluk iddiasıyla yürütülen soruşturmaları, Öz'ün talimatıyla narkotik suçlar bürosu savcısı Celal Kara ile memur suçları savcısı Mehmet Yüzgeç yürütüyordu. Kara ve Yüzgeç'in başlattığı eş zamanlı operasyonlar aslında 3 ayrı soruşturma dosyasıydı. "Rıza Sarraf grubu", "Fatih Belediyesi" ve "TOKİ grubu" olarak yürüttükleri dosyaları, paket yapıp 17 Aralık sabahı topyekûn bir saldırıya geçmişlerdi.

FETÖ'NÜN YARGI VE EMNİYET AYAĞI
FETÖ'cü savcıların talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü, organize ve mali suçlarla mücadele şubelerinde kadrolaşmış FETÖ'cü polisler, 17 Aralık'ta 300 polisle yapılan ilk baskınlarda 89 kişiyi gözaltına aldı. Bunların arasında İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile iş adamları Rıza Sarraf ve Ali Ağaoğlu da vardı. Türkiye'yi sarsan operasyonlardan dönemin Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın haberi yoktu. Soruşturma dosyaları FETÖ'cü savcılar tarafından son ana kadar üstlerinden bile gizli tutuldu. Örgütün sinsi ve karanlık planları, ileriki günlerde tamamen açığa çıktı.

MİLİTAN HAKİMLER İŞ BAŞINDA
Başsavcıya bilgi vermeyen, aylarca dosyayı UYAP'a yüklemeden sinsice hazırlık yapan özel ekip, işini her açıdan sağlama almıştı. Operasyon için kullanılacak nöbetçi hakimler önceden planlanmıştı. 16 Aralık Pazartesi günü gözaltı kararlarını imzalayan nöbetçi hâkim Cemil Gedikli idi. Aralık ve Ocak ayı nöbet çizelgesi de operasyon takvimine ayarlanmıştı. Nöbet çizelgesindeki hakimler, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda tutuklamalarıyla ünlü hakimlerdi.

ÖRGÜT ÜYESİ OLMAYANLARA SÖYLENMEDİ
17 Aralık sabahı şok etkisi yapan ilk dalga da örgüt üyesi olmayan polis müdürlerine söylenmedi. Engel olacakları bilindiği için şube müdürü ve sorumlu il emniyet müdür yardımcısına söylenmeyen kumpas, istihbarat şubeden sadece FETÖ'cü komiser ve polislere haber verildi. FETÖ'cü emniyet müdürlerinin üst makamdan onay almadan operasyona soyunması üzerine "adli kolluk yönetmeliği"ni değiştirmek için düğmeye basıldı. Emniyet ve jandarma birimlerinin gizli soruşturmalarda üslerine haber vermesini zorunlu kılan değişiklik Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 3 saatte değiştirilen yönetmelik ile Kara'nın kumpası bozulmuş oldu.

HAİN EMELLERİ SUYA DÜŞTÜ
Örgüt açısından kusursuz görünen darbe planı, hükümetin İstanbul Emniyeti'ndeki çok sayıda müdür ve polisi görevden almasıyla suya düştü. 17 Aralık kumpasının hemen ardından harekete geçen Emniyet Genel Müdürlüğü, ilk iş olarak kumpasa imza atan Terörle Mücadele Müdürü Ömer Köse, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç, Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı, Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı ve Kaçakçılık Şube Müdürü Tuğrul Turhan'ı görevden aldı. Bu polis şeflerinin yerlerine yeni görevlendirmeler yapıldı.

Görevden alınan polis şefleri yakın tarihteki Ergenekon, Balyoz, Şike, Askeri Casusluk gibi soruşturmalarda da aktif rol almış isimlerdi. Zamanla hepsinin FETÖ ile bağlantıları ortaya çıkan emniyet müdürleri ilerleyen günlerde tutuklanarak yargılanmaya başlanacaktı.

ÖZ, EMNİYET'E GELİP TEHDİT ETTİ
19 Aralık günü operasyonu bildiği halde göz yumduğu ileri sürülen İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın merkez valiliğine atandı. Aynı gün İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne baskın yapan Zekeriya Öz, bizzat emniyete gelerek görevlilere, şüphelilere yöneltilecek soruları değiştirmemeleri, aksi halde kelepçelenerek tutuklanacaklarını söyleyerek gözdağı verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 21 Aralık'ta Ordu'da yaptığı konuşmada "Devlette paralel bir yapı olmaz. İninize gireceğiz, didik didik edeceğiz" dedi. Erdoğan, meydanlarda her fırsatta operasyonun ABD'de yaşayan Fetullah Gülen'in talimatıyla, ona bağlı yargı ve emniyet görevlilerince yapıldığını anlatarak, bu darbe girişimine boyun eğmeyecekleri mesajını verdi.

KARA, İTİRAF ETTİ
Zekeriya Öz'le birlikte polislere 17 Aralık'ın talimatını veren Celal kara, yine Öz'le birlikte Gürcistan sınır kapısından kaçmadan önce 25 Ocak 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Can Dündar'a bir röportaj vermiş ve "1 Numara Erdoğan'dı" diyerek, 17 Aralık operasyonlarının amacının Erdoğan'ı devirmek olduğunu itiraf etmişti.

FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişiminin 7.yılı! O gün neler yaşandı? Hedeflenen neydi?

Giriş: 17.12.2020 10:38 Güncelleme:17.12.2020 10:45
Bugün terör örgütü FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişiminin 7. yılı. 17 ve 25 Aralık'ta hedeflenen neydi? Planın arkasında ne vardı?Yargıda darbe girişimi nasıl önlendi? A Haber muhabirleri Melis Coşan ve Ramazan Almaçayır sıcak noktalardan detayları aktardı. Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı ise konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bugün terör örgütü FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişiminin 7. yılı. 17 ve 25 Aralık'ta hedeflenen neydi? Planın arkasında ne vardı?Yargıda darbe girişimi nasıl önlendi? A Haber muhabirleri Melis Coşan ve Ramazan Almaçayır sıcak noktalardan detayları aktardı. Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı ise konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

O dönem yaşananları canlı yayında anlatan Sarı, "Yolsuzlukları soruşturuyoruz kisvesi altında Türkiye Cumhuriyetinin seçilmiş hükümetine karşı ilk beliren yargı darbesi olarak biz bunu tanımlıyoruz. Sözde savcı hakim kılıklı gözüken FETÖ'cü terör örgütü unsurları dönemin Cumhuriyet Başsavcısının bilgisi dışında soruşturmalar yaptıkları sözde iddianameleri sözde soruşturmaları sisteme aktarmadan bu faaliyetlere giriştiklerini gördük." ifadelerini kullandı.

ANALİZ - 17-25 Aralık yargı darbesinin 7.yılı! Millete operasyonda medya ve muhalefetin rolü

Giriş: 17.12.2020 10:17 Güncelleme:17.12.2020 10:18 
FETÖ'nün "17-25 Aralık darbe girişimi"nin üzerinden 7 yıl geçti. Vatan hainlerinin senaryoları o gün de bugün de hiç değişmedi. Takvimler 17 Aralık 2013'ü gösteriyordu. Yerel seçime 3 buçuk ay kalmıştı. Terör örgütü, Emniyet'teki ve yargıdaki teröristleri aracılığı ile sinsi bir planı tek tek uygulamaya koydu. Ancak millete yönelik operasyon yine milletin iradesine takıldı. Devleti yıkmaya yönelik hazırlanan o sinsi planı ve o planın nasıl ters-düz edildiği analiz haberimizde...

FETÖ'nün "17-25 Aralık darbe girişimi"nin üzerinden 7 yıl geçti. Vatan hainlerinin senaryoları o gün de bugün de hiç değişmedi. Takvimler 17 Aralık 2013'ü gösteriyordu. Yerel seçime 3 buçuk ay kalmıştı. Terör örgütü, Emniyet'teki ve yargıdaki teröristleri aracılığı ile sinsi bir planı tek tek uygulamaya koydu. Ancak millete yönelik operasyon yine milletin iradesine takıldı. Devleti yıkmaya yönelik hazırlanan o sinsi planı ve o planın nasıl ters-düz edildiği analiz haberimizde...

Yerel seçime ayarlı FETÖ ihaneti! 17-25 Aralık
’nün emniyet ve yargı içerisine yuvalanmış militanları tarih  2013'te sinsi planlarını tek tek uygulamaya koydu.
Giriş Tarihi: 17.12.2018 Güncelleme Tarihi: 17.12.2018 
Yerel seçime ayarlı FETÖ ihaneti! 17-25 Aralık
FETÖ'nün "17-25 Aralık Darbe Girişimi"nin üzerinden 5 yıl geçti. FETÖ'nün emniyet ve yargıya sızdırdığı elemanları aracılığıyla hükümeti devirmeye kalkışmasına ilişkin davalar ise sürüyor. Bu darbe girişiminin arkasında kim ya da kimlerin bulunduğunu tespit etmeye yönelik de ayrıca soruşturma yürütülüyor. İşte 17-25 Aralık darbesinin 5 yılı ve gelinen aşama...

Sabah'ın haberine göre, Türkiye'de yerel seçimlere yaklaşık 3.5 ay vardı. Tarihler 17 Aralık 2013'ü gösteriyordu. İnsanlar, güne televizyon kanallarının "Son Dakika" olarak duyurduğu bir dizi operasyonla uyandı. Operasyonun talimatını verenler, İstanbul Adalet Sarayı'ndaki eski özel yetkili savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Fikret Seçen'di. Gün içinde operasyonlara ilişkin bilgiler netleşti. Emniyet ve yargıdaki FETÖ ekibi, 3 yıldır hukuk dışı yöntemlerle dinleyip izledikleri hükümet üyeleri ve çevresiyle ilgili dosyalar hazırlamış, montaj kayıtlarla algı operasyonuna kalkışmıştı. Üç ayrı soruşturma dosyasını o sabah paket yapıp operasyona dönüştürdükleri ortaya çıktı. Kumpas dosyalarını yıllarca adliyede kendilerinden olmayan herkesten gizlemişlerdi.



17-25 Aralık kumpasında FETÖ'cü savcılar ve polisler örgütün listesindeki kişilerin evlerine baskın yaparak yerleştirdikleri sahte delillerle gözaltı işlemleri yaptı, iddianameler hazırladı.

DEV PROJELERE SALDIRI
FETÖ, bir hafta sonra, 25 Aralık'ta başka bir dosyayı devreye soktu ve ikinci bir operasyona kalkıştı. Bu kez operasyonun başındaki, özel yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Akkaş'ın listesindeki operasyon yapılacak isimler ise Türkiye'de dev projelere imza atan şirketler ve işadamlarıydı. Akkaş, ilk başta 41 işadamının gözaltına alınması talimatını verdi. Ancak 18 Aralık'ta İstanbul Emniyeti'ndeki FETÖ'cü polis müdürleri, usulsüz işlemleri nedeniyle görevlerinden alınmış, yerlerine yeni emniyet müdürleri görevlendirilmişti. Yeni emniyet müdürleri, Akkaş'a başsavcının onayı ile operasyona başlanabileceğini iletti. Başsavcı Turan Çolakkadı da emniyet yetkililerine, operasyon talimatından bilgisi olmadığını ve talimatın usulsüz olduğunu bildirdi. Akkaş bu kez jandarmaya talimat verip operasyonu bu kuruma yaptırmak istedi. Bu girişimi de başarısız oldu.



SAHTE ÖRGÜT İSİMLERİ
"Yargı Darbesi"nin boyutu 17-25 Aralık operasyonlarıyla sınırlı kalmadı. Özel görevli savcıların yıllarca açık tuttukları soruşturmalarda, binlerce vatandaşı usulsüz şekilde dinlettiği, teknik takibe aldırdığı ortaya çıktı. Sadece sözde Selam Tevhid adlı uydurma örgüt soruşturmasıyla 20 binden fazla insanın "terör örgütü üyesi" diye dinlettirildiği tespit edildi. Hükümet üyelerini ve üst düzey bürokratları bile "terör örgütü üyesi" diye dinledikleri belirlendi. 17-25 Aralık operasyonlarının ardından yapmayı planladıkları bu sözde örgüt operasyonlarını gerçekleştiremediler ancak 25 Aralık'tan bir hafta sonra 1 Ocak'ta Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak'ta da Adana'nın Ceyhan ilçesinde, Suriye Türkmenleri'ne yardım taşıyan Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) ait TIR'lara operasyon yaptılar.

TIR kumpasına ilişkin dava dosyasına göre, 17-25 Aralık darbe girişiminde başarısız olan FETÖ, TIR operasyonlarında uluslararası kamuoyunu manipüle ederek hükümeti çalışamaz hale getirmeyi amaçlamıştı. TIR'lar, bu kez örgütün jandarmadaki görevlileri ve Adana Adliyesi'ndeki özel yetkili savcılar eliyle durdurulmuştu. Devlet kurumlarına sızmış FETÖ elemanlarının, adeta canlı bomba gibi, ne zaman nerede kendilerini patlatacağı belli olmuyordu. Adana savcıları ve jandarma görevlileri sonraki süreçte tutuklanacak, operasyonun FETÖ ile bağlantıları da tamamen açığa çıkarılacaktı. Cumhuriyet savcılarının yaptığı soruşturmalarda, emri Fetullah Gülen'in Emre Uslu üzerinden özel yetkili savcılar ve jandarma komutanlarına ilettiği belirlendi.

TÜRK HALKI OYUNU GÖRDÜ, CEVABI SANDIKTA VERDİ
Zekeriya Öz'le birlikte polislere 17 Aralık'ın talimatını veren Celal Kara, yine Öz'le birlikte Gürcistan sınır kapısından kaçmadan önce 25 Ocak 2015'te Cumhuriyet gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Can Dündar'a bir röportaj verdi ve "1 Numara Erdoğan'dı" diyerek, 17 Aralık operasyonlarının amacının Erdoğan'ı devirmek olduğunu itiraf etti.
30 Mart 2014'teki yerel seçimler öncesi düşürülmek istenen Adalet ve Kalkınma Partisi ise yüzde 60 oyla 18 büyükşehir belediyesini, yüzde 59.22 oyla da toplam 800 belediye başkanlığını kazandı.

Yerel seçime ayarlı FETÖ ihaneti! 17-25 AralıkYEREL SEÇİME AYARLI FETÖ İHANETİ! 17-25 ARALIK
CHPnin 17-25 Aralık kumpası deşifre oldu! Montaj ses kaydının raporu FETÖ avukatındanCHP'NİN 17-25 ARALIK KUMPASI DEŞİFRE OLDU! MONTAJ SES KAYDININ RAPORU FETÖ AVUKATINDAN
FETÖnün yargıya darbe girişimiyle kirli yüzünü gösterdiği süreç: 17-25 Aralık/Millete operasyonFETÖ'NÜN YARGIYA DARBE GİRİŞİMİYLE KİRLİ YÜZÜNÜ GÖSTERDİĞİ SÜREÇ: 17-25 ARALIK/MİLLETE OPERASYON
FETÖ'nün yargıya darbe girişimiyle kirli yüzünü gösterdiği süreç: 17-25 Aralık/Millete operasyon
Başta yargı ve emniyet olmak üzere, devletin birçok kurumu içine sızan , Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tümüyle ele geçirmesinin önünde engel olarak gördüğü tüm kurum ve şahısları etkisiz hale getirmek için her türlü hileye başvurdu. Bu doğrultuda 61. Hükümet’i yıpratmayı ve yok etmeyi hedefleyen FETÖ, hükümetin istifa etmesi ve mega projelerin durdurulmasına yönelik olarak ’ta yargı darbesi için kirli yüzünü gösterdi. FETÖ, o dönem  olan Başkan 'ı ve hükümeti hedef alarak kurduğu kumpasla ''yargısal darbeye teşebbüs'' etmesinin üzerinden 6 yıl geçti. FETÖ üyeleri tarafından o dönemin hükümeti ve Başbakanı'na yönelik kumpasın düğmesine, 7 Şubat 2012'de basıldı. O tarihte, FETÖ mensubu savcılar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan da dahil 5 kişiyi, kapatılan Özel Yetkili  Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ifadeye çağırdı. Bu adım, kumpası ortaya çıkardı.

Giriş Tarihi: 25.12.2019 Güncelleme Tarihi: 25.12.2019 

FETÖ'nün yargıya darbe girişimiyle kirli yüzünü gösterdiği süreç: 17-25 Aralık/Millete operasyon

15 Temmuz'un faili hain terör örgütü FETÖ, 17-25 Aralık'ta birbiriyle alakasız dosyaları birleştirip kamuoyuna 'yolsuzluk' diye sunarak siyasete darbe vurmak istedi. 2023 vizyonu çerçevesinde planlanan 3. Havalimanı, 3. Köprü ve Kanal İstanbul gibi mega projeleri hedef aldı. Bu doğrultuda, Türkiye'ye çağ atlatacak projeleri üstlenen işadamları FETÖ militanı savcılar tarafından gözaltına alınmak istendi.

17/25 Aralık ihanetinin 6. yılı! Türkiyede neler yaşandı?17/25 ARALIK İHANETİNİN 6. YILI! TÜRKİYE'DE NELER YAŞANDI?

TAM 12 İHBAR AYNI ADRESTEN YAPILDI

17 Aralık darbe girişimi isimsiz ihbar mektuplarıyla başlatıldı. İsimsiz ihbarlarla soruşturma açılması ve bunların delil yapılması kanunda suç olmasına rağmen FETÖ'cü savcılar, aldıkları emir doğrultusunda operasyon talimatı verdi. Yapılan ihbarlar, İhbarı yapanların adreslerine bakılmaksızın delil kabul edildi. Ancak aynı adresten tam 12 ihbar yapılmıştı.

HUKUK SKANDALI: 17 ARALIK DOSYASI UYAP'A GİRİLMEDİ

17 Aralık darbe girişimini yöneten savcılar, İstanbul Başsavcısı'na haber vermeden düğmeye bastı. Soruşturmanın detaylarının Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) girilmemesi yapılan hukuksuzluğu gözler önüne serdi.

FETÖ’nün 17-25 Aralık yargı darbe girişiminin 6. yılı! İşte medya ve muhalefetin rolü…FETÖ'NÜN "17-25 ARALIK YARGI DARBE GİRİŞİMİ"NİN 6. YILI! İŞTE MEDYA VE MUHALEFETİN ROLÜ…

HUKUKSUZ DİNLEME TERÖRÜ

FETÖ tarafından gerçekleştirilen 17 Aralık darbe girişimi öncesi çok sayıda siyasetçi, gazeteci ve iş adamı hakkında, farklı isimlerle dinleme kararı çıkarıldı. Dinleme kararı çıkarılan kişinin sahte isimlerle dinlemeye alınması FETÖ'nün hukuk tanımaz operasyonunu ortaya koydu. Yasa dışı dinlemeleri engellemek ve mahkemelerin verdiği dinleme kararlarının yasal çerçeveye uygunluğunu kontrol etmek için kurulan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) da, FETÖ'nün yasadışı dinlemelerine çözüm olamadı.

FETULLAHÇI TERÖRİSTLERİN 17 ARALIK MEDYA HAMLESİ

17 Aralık darbe girişiminde medya ile ilişkileri yönlendirme işini eski Ergenekon savcılarından Fikret Seçen'in yürüttüğü ortaya çıktı. Seçen, darbe sabahı daha önceden bilgilendirdiği bazı basın mensuplarını yanına çağırdı ve medyada yer almasını istediği belge, bilgi ve görüntüleri verdi. Zekeriya Öz dahi Fikret Seçen'in onayı olmadan kimseyle herhangi bir bilgi paylaşmadı.

17 ARALIK DARBE GİRİŞİMİNİN KİRLİ TELEFON TRAFİĞİ

17 Aralık darbe girişiminde rol oynayan emniyet müdürlerinin kirli operasyon öncesi ve sonrasındaki yoğun telefon trafiği açığa çıktı. Emniyetçilerin başta CIA'in merkezi Virginia Eyaleti olmak üzere 25 farklı ülkeden 100'ün üzerinde uluslararası numarayla görüştüğü öğrenilirken, polislerin yurtdışı telefon trafiğinin darbe günü zirve yapması, darbenin uluslararası bağlantılarını da gözler önüne serdi.

SKANDAL TELEFON

17 Aralık darbe girişiminin başaktörlerinden dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hamza Tosun'un operasyon günü Fethullah Gülen'in Pensilvanya'daki yardımcısına tekmil verdiği ortaya çıktı. Tosun, 17 Aralık saat 15:28:39'da ABD Virginia'dan bir numarayla 193 saniye görüşme yaptı. Polisin mercek altına aldığı numara Gülen'in yardımcılarından Sinan Dursun'a çıktı.

EMNİYETE FETÖ BASKINI

FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne baskın düzenledi. Mali Şube'yi basan Zekeriya Öz, polislere zorla örgüt şeması yazdırmaya kalkışırken, örgütün tepe ismi olarak da Tayyip Erdoğan'ı koydurdu.

SAVCI AKKAŞ BİLDİRİ DAĞITTI

17 Aralık darbe girişimi dosyası elinden alınan FETÖ'cü savcı Muammer Akkaş adliye önünde bildiri dağıttı. İstanbul Adliyesi önünde bildiri dağıtarak bu alanda bir ilke imza atan Muammer Akkaş'ın, HSYK'daki FETÖ'cülerden talimat aldığı ortaya çıktı. Soruşma yapmasının engellendiğini savunan Akkaş'ın, HSYK'daki 'abileri' ile görüştükten sonra bildiri dağıttığı belirlendi.

DÖNEMİN BAŞBAKANI

17 Aralık operasyonlarını gerçekleştiren savcı ve polisler, dosyanın 'sakıncalı' buldukları kısımlarını imha ettiler. Ancak mali şube ve siber suçlar bölümü imha edilen ve silinen bu verilerin geri dönüşümünü sağladı. 'Dönemin başbakanı' ifadesi, 'geri dönüşümü sağlanan' dosyalarda bulundu. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında hazırlanan fezlekelerde 'Dönemin Başbakanı' ve 'Devrik Başbakan' gibi ifadelerin geçtiği görüldü.

2012/656 esas numaralı 25 Aralık soruşturmasında geçen 'Dönemin Başbakanı' ifadesi

ASIL HEDEF ERDOĞAN'DI

17 Aralık Aralık darbe girişiminin başında bulunan Celal Kara, gerçek hedefin Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hedef bendim. Oğlum üzerinden bana ulaşacaklardı" açıklamasını yorumlayan Celal Kara, "Bizim dosyamızda Bilal Erdoğan ile ilgili bariz bir şey yoktu. Ama Başbakan ile ilgili bir şeyler çıkardı. Bence Erdoğan işin içindeydi" diyerek, asıl hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu ve Bilal Erdoğan hakkında herhangi bir delil olmadığını itiraf etti.Cumhuriyet 25 Ocak 2015 tarihli "1 numara Erdoğan'dı" başlıklı haberinde, FETÖ'cü savcı Celal Kara'nın 17 Aralık'taki asıl hedefin Erdoğan olduğuna ilişkin itirafına yer verdi.

İLKER BAŞBUĞ: 17 ARALIK DARBE GİRİŞİMİDİR

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Balyoz Davası'nın temyiz duruşmasına gönderdiği savunmada 17/25 Aralık operasyonlarının darbe girişimi olduğunu söyledi.


SON DAKİKA:  elebaşı 'in kimlik numarası ile UYAP’a ’dan giriş yapıldı
Son dakika haberine göre, e-devlet şifresi ile 1 numaralı sanık olduğu Selam Tevhid’de kumpas davasını kontrol ettiği ortaya çıkan  elebaşı ’in ‘dijital ayak izine’ ’da rastlandı.

FETÖ elebaşı o ülkede ortaya çıktı!

E-devlet şifresi ile 1 numaralı sanık olduğu Selam Tevhid'de kumpas davasını kontrol ettiği ortaya çıkan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in 'dijital ayak izine' Belçika'da rastlandı.


E-DEVLETE GİRİŞ YAPTI
FETÖ elebaşının TC kimlik numarasıyla e-devlete giriş yapıldığı IP numarasına ulaşıldı. Belçika'da olduğu belirlenen IP adresiyle Gülen'in TC kimlik numarası kullanılarak UYAP Vatandaş Portal'a girildiği ve Selam Tevhid'de kumpas davasında gelinen aşamanın incelendiği tespit edildi.


Selam Tevhid'de kumpas davasının 1 numaralı sanığı Gülen'in de aralarında bulunduğu 13'ü tutuklu, 13'ü firari 90 sanığın yargılandığı dosyada geçen ekimde mütalaa verilmişti. Mütalaada 90 sanıktan 73'ünün ağır müebbet hapis cezasına çarptırılması istenirken, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, FETÖ elebaşı Gülen'in TC kimlik numarasıyla e-devlet üzerinden UYAP Vatandaş Portal'a girilerek incelendiği ortaya çıkmıştı.


Güvenlik kaynakları, dosya takibinin FETÖ elebaşının avukatları aracılığıyla yapıldığı ihtimali üzerinde duruyor. Belçika özellikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin FETÖ mensuplarının yaptığı binlerce başvuruyu reddetmesi üzerine, örgütün hukuk yapılanmasının mesken tuttuğu yer olmasıyla dikkat çekiyor.


Örgüt üyesi hukukçular, AİHM'den umdukları kararı alamayınca 'Turkey Tribunal' isimli kurdukları sözde mahkeme ile Türkiye'yi sözde yargılayacaklarını duyurdu.

ANALİZ - 17-25 Aralık yargı darbesinin 7.yılı! Millete operasyonda medya ve muhalefetin rolüANALİZ - 17-25 ARALIK YARGI DARBESİNİN 7.YILI! MİLLETE OPERASYONDA MEDYA VE MUHALEFETİN ROLÜ
Yerel seçime ayarlı FETÖ ihaneti! 17-25 AralıkYEREL SEÇİME AYARLI FETÖ İHANETİ! 17-25 ARALIK
CHPnin 17-25 Aralık kumpası deşifre oldu! Montaj ses kaydının raporu FETÖ avukatındanCHP'NİN 17-25 ARALIK KUMPASI DEŞİFRE OLDU! MONTAJ SES KAYDININ RAPORU FETÖ AVUKATINDAN
FETÖnün yargıya darbe girişimiyle kirli yüzünü gösterdiği süreç: 17-25 Aralık/Millete operasyonFETÖ'NÜN YARGIYA DARBE GİRİŞİMİYLE KİRLİ YÜZÜNÜ GÖSTERDİĞİ SÜREÇ: 17-25 ARALIK/MİLLETE OPERASYON

17-25 Aralık: FETÖ'nün 'yargısal darbe' girişimi
FETÖ üyeleri, 7 yıl önce 17-25 Aralık'ta, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için karanlık operasyonlarını uygulamaya başladı.


17-25 Aralık: FETÖ'nün 'yargısal darbe' girişimi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için gerçekleştirdiği 17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünün üzerinden 7 yıl geçti.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'den talimat alan örgüt üyeleri, 17-25 Aralık 2013'te karanlık operasyonlarını uygulamaya başladı.

FETÖ'nün kumpası, kısa bir süre sonra ters tepti, emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırıldı. 17-25 Aralık 2013, örgütle mücadelede adeta milat oldu, 1970'li yıllardan itibaren devletin önemli kurumlarına sızmaya başlayan FETÖ ile her alanda kararlı bir mücadeleye girişildi.

Tohumları MİT kumpasıyla atıldı

17-25 Aralık operasyonlarının tohumu, FETÖ mensuplarınca 2012 yılında atıldı. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik kumpas için 7 Şubat 2012'de harekete geçen FETÖ'nün yargıdaki üyeleri, MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 kişiyi, kapatılan Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ifadeye çağırdı.

MİT kumpası için o dönem başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyata girmesini bekleyen örgüt üyelerinin planları, ameliyatın gecikmesiyle altüst oldu.

İfadeye çağrılma olayına ilişkin bilgilendirilen Erdoğan, Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyleyerek kumpası bozdu. MİT kumpasını planlayan ve soruşturmayı yürüten savcı ve emniyet müdürleri görevden alındı.

MİT kumpasında başarısız olan FETÖ, bu kez 17-25 Aralık kumpası için harekete geçti.

Örgüt mensubu özel yetkili savcılar, soruşturmanın konusu özel yetkili savcılıkların baktığı bir alan olmamasına rağmen, 6 Mart 2012’de "ihaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla soruşturma açtı. Kanuna aykırı olarak başlanan soruşturma kapsamında, yasa dışı birçok telefon dinlemesi yapıldı.

Örgüt mensupları tarafından "ihaleye fesat karıştırma" iddiasıyla yürütülen soruşturmanın fezlekesinde Yasin El Kadı'nın terör örgütü finansörü gibi gösterildiği, Başbakan ile hükümette görev alan bakanların da bu kişiyle irtibata geçtiği algısı oluşturuldu.

17-25 Aralık 2013'e kadar birçok dinleme kararı verildi. Haklarında soruşturma yapılması kanunen izne tabi olan veya mümkün olmayan Başbakan, bakan ve üst düzey devlet idarecileri dolaylı olarak dinlemeye alınırken, bunlar tape haline getirildi. Böylece bu kişiler, şüpheli olmadıkları dosyaya eklendi.

Örgüt bu dosyayı kendi uhdesinde (özel yetkili) tutup başka bir savcı veya hakimin kontrolüne bırakmak istemeyerek uzun soluklu dinlemelerle kurduğu kumpasın taşlarını tek tek döşemeye başladı. Buradaki bazı dinleme kararları 24-25 kez uzatılırken, bazı kararlar sahte veya gerçek olmayan isimler adına alındı.

17 Aralık 2013'te 25 Aralık kumpasının başındaki FETÖ firarisi eski savcı Muammer Akkaş, polise verdiği talimatla soruşturmanın sonlandırılması ve fezlekesinin kendisine gönderilmesi talimatını verdi.

Kumpas için FETÖ üyesi firari eski savcı Zekeriya Öz harekete geçti

Aynı gün, firari FETÖ üyesi eski savcı Zekeriya Öz de 17 Aralık kumpas soruşturmasının düğmesine basarak, aralarında kamu görevlileri ile iş adamlarının da bulunduğu kişilere yönelik operasyon başlattı, bu kişiler FETÖ üyesi polisler tarafından gözaltına alındı.

FETÖ firarisi gazetecilerle odasında oturan Zekeriya Öz, diğer gazetecileri de sözde operasyona ilişkin bilgi vermek için yanına çağırdı.

Hukuksuz yapılan soruşturmaya ilişkin alaycı bir üslupla bilgi veren Öz, isim vermeden Erdoğan'a karşı tehditkar bir dil kullanıyordu.

Zekeriya Öz, gazetecilerin "Hükümete ve Başbakan'a yönelik bir işlem var mı?" sorusuna o tarihte geçiştiren cevaplar verip kabul etmese de ilerleyen tarihte soruşturmaya bakan FETÖ firarisi eski savcı Celal Kara, MİT tırlarının görüntülerini yayınladığı gerekçesiyle firari olarak yargılanan Can Dündar’a verdiği röportajda, "1 numara Erdoğan'dı." dedi.

FETÖ üyesi Öz, bununla da yetinmeyip 17 Aralık operasyonundan sonra emniyette yapılan değişiklik sonrası, hukuksuz işlemleri durdurmak isteyen polislere baskı amacıyla emniyete giderek şov yaptı.

Her iki operasyon da başsavcılığa haber verilmeden yapıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu gelişmeler üzerine, FETÖ mensubu savcıların elinde başka bir kumpas dosyası bulunabilme ihtimaline karşı harekete geçti.

O tarihte Başsavcı olan Turan Çolakkadı, ikinci bir operasyona kalkışmak isteyen FETÖ üyesi eski savcı Muammer Akkaş’tan bilgi istedi. Akkaş, Başsavcı’ya sonraki gün bilgi vereceğini ileterek, yanından ayrıldı. Akkaş, 17 Aralık'tan bir hafta sonra 25 Aralık'ta, Başsavcı Çolakkadı'nın talimatına uymayarak kumpas operasyonunu uygulamaya kalktı.

25 Aralık operasyonunda farklı bir gelişme yaşandı. Akkaş, hukuksuz talimatlar verse de 17 Aralık kumpasından sonra açığa alınan FETÖ üyelerinin yerine getirilen emniyet ve jandarma ekipleri, bu hukuksuz gözaltı talimatlarını işleme koymadı.

Sosyal medyada FETÖ lehine algı operasyonu yapıldı

Talimatları yerine getirilmeyince FETÖ üyesi medya mensuplarını kullanarak operasyon bilgilerini sızdıran eski savcı Muammer Akkaş, tarihte daha önce yaşanmamış şekilde adliye önünde yasa dışı basın açıklaması yaptı. Aynı günün sabahında bazı gazetecilerin maillerine operasyon bilgileri, hazırlanmış haberler ve fezlekeden detaylar gönderildi.

17 ve 25 Aralık'a ait soruşturma dosyasında olanlar, montajlananlar hatta dosyada olmayan ses kayıtları örgütün sosyal medya hesaplarında gerçekmiş gibi paylaşılmaya başlanarak, algı operasyonuna hız verildi.

FETÖ'den tutuklu, Hrant Dink cinayeti davasının sanığı gazeteci Ercan Gün gibi bazı isimler 25 Aralık sabahında gözaltı listeleri ve soruşturma detaylarına varana kadar tüm bilgileri sosyal medya hesaplarından paylaştı. STV, Zaman Gazetesi, Cihan Haber Ajansı, Bugün gazetesi, Taraf gazetesi gibi örgüte ait medya organlarında FETÖ'nün propagandası yapıldı.

Örgüt, geleneksel medyanın yanı sıra sosyal medyadan da örgüt propagandası yapıyordu. "Başbakan'ın yurt dışına kaçtığı" öne sürülerek, örgütün amacına hizmet eden algı faaliyeti yürütülüyordu.

Düzenlenen operasyon ve operasyondaki isimler, devletin kurumlarına sızan örgüt mensupları tarafından, örgütün propaganda amacıyla kurduğu "Fuat Avni" hesabının kullanıcısına sızdırılıyor, gizli kalması gereken soruşturma bilgileri bu hesaptan anbean ifşa ediliyordu.

Bu sızmaya rağmen adresinde bulunan eski emniyet müdürleri gözaltına alınırken şov yapıyor ve örgütten aldıkları talimatları tek tek yerine getiriyordu.

Kumpasın başrollerindekiler firar etti

Seçilmiş meşru hükümete karşı FETÖ tarafından yapılan yargı darbesi girişimi sonrası, devletin gösterdiği refleksle, örgütle mücadeleye hız verildi. FETÖ üyesi kişiler tek tek yakalanıp yargı önüne çıkarılmaya başlandı.

FETÖ kumpasının başaktörlerinden olan örgüt üyesi savcılar, adalet önünde hesap vermek yerine firar etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesiyle görevden uzaklaştırılmalarına karar verilen FETÖ üyesi eski savcılardan Muammer Akkaş, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç yurt dışına kaçtı.

Firar eden isimlerden dikkat çeken bir diğeri ise eski komiser yardımcısı FETÖ üyesi Hüseyin Korkmaz'dı. 17-25 Aralık kumpasında yer alan ve 17 ay tutuklu kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla tahliye edilen Korkmaz'ın, polislerin kendi aralarında "spark" adlı programda yaptıkları yazışmalarda kullandığı, "Nefes aldırmayacağız, tüm kabineyi buraya toplayacağız." şeklinde ifadeleri de ortaya çıktı.

Tahliye olduktan sonra yurt dışına çıkış yasağı olmasına rağmen ABD'ye kaçan Korkmaz'ın, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın ABD’de yargılandığı davada tanık olduğu daha sonra ortaya çıktı. Korkmaz, beraberinde belge kaçırıp FBI yetkililerine teslim ettiğini, FBI tarafından kendisine 50 bin dolar mali yardım yapıldığını davada itiraf etti.

Örgüte karşı ilk operasyon 22 Temmuz 2014'te yapıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen yeni savcılar, FETÖ üyelerinin yapmış olduğu 17 ve 25 Aralık kumpas soruşturmasında takipsizlik kararı verdi.

Savcılığın verdiği takipsizlik kararında, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan FETÖ firarisi Hamza Tosun'un, 17 Aralık 2013'te ABD'de yaşayan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yardımcısı Sinan Dursun ile telefonda görüştüğü, Tosun'un bu görüşmeden sonra dinleme işlemlerine son verdiği yer aldı. FETÖ'cülerin hazırladığı fezlekede de o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan "dönemin başbakanı" olarak bahsedildiği ortaya çıktı.

Savcılık, FETÖ üyesi kamu görevlilerine yönelik soruşturmaların titizlikle ve gizli olarak yürütülebilmesi için yoğun çaba sarf etti. Zira 17 ve 25 Aralık operasyonunu yapan ekip her ne kadar uzaklaştırılsa da hala deşifre olmayan polis ve yargı mensupları, soruşturmaları engellemeye çalıştı. Bu durumun önüne geçmek için Sulh Ceza Hakimlikleri kuruldu.

Hakimliklerin kurulmasının ardından savcılık, 25 Aralık dosyasında görev alan örgüt mensubu polislere yönelik önce 22 Temmuz 2014'te, ardından 1 Eylül 2014'te operasyonlar düzenledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hem 17 Aralık hem de 25 Aralık operasyonunu düzenleyen o dönemin emniyet müdürleri ve FETÖ elebaşı hakkında iki ayrı iddianame düzenledi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi "17 Aralık kumpas" davasını, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de "25 Aralık kumpas" davasını karara bağladı.

Verilen cezalar

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, terör örgütü elebaşı firari Fetullah Gülen, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz ile eski Emniyet Müdürü Yakub Saygılı'nın da aralarında bulunduğu 71 sanıklı "25 Aralık darbeye teşebbüs" davasına ilişkin kararını 24 Aralık 2018'de verdi.

Mahkeme heyeti, sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mahir Çakallı, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'in "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını kararlaştırdı.

Sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Arif İbiş, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i "özel hayatın gizliliği ihlal" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından ayrı ayrı toplam 127 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, Mustafa Demirhan'a da bu suçlardan toplam 131 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verdi.

Firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz, eski Emniyet Müdürü Hamza Tosun ile Sinan Dursun, Engin Filiz ve Sinan Sağyalavaç'ın dosyasının tefrik edilmesine karar veren heyet, 24 sanığın tüm suçlardan beraatine, diğer sanıkların da benzer suçlardan çeşitli oranlarda hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de örgüt elebaşı Gülen ile eski emniyet müdürleri ve Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu, 6'sı firari 67 sanığın yargılandığı davaya ilişkin 18 Mart 2019'da karar verdi.

Mahkeme heyeti, Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Nazmi Ardıç, İbrahim Şener, Mehmet Akif Üner, Arif İbiş, İsmail Arpacı, Mustafa Demirhan, Mehmet Sait Sevinç, Ahmet Kalender, Ahmet Üzümcü, Ayhan Arıkanoğlu, Duran Denizci ve Adem Atik'in "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti.

Mahkeme, sanıklar Yakup Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, İbrahim Şener ve Mehmet Akif Üner'i ayrıca, Erdoğan ile eski bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan ve Muammer Güler'e karşı "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçundan toplam 28 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıklar Yakup Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, İbrahim Şener ve Mehmet Akif Üner'e, eski bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış'a yönelik "özel hayatın gizliliğini ihlal etme" suçundan da toplam 13 yıl hapis cezası verildi. Bu sanıkların her biri 41 yıl altışar ay hapse mahkum edilmiş oldu.

Mahkeme, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski bakanlar Zafer Çağlayan ve Muammer Güler'e karşı "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçundan sanık Arif İbiş'i 13 yıl, Mustafa Demirhan'ı 28 yıl 6 ay, İsmail Arpacı ve Mehmet Sait Sevinç'i 4 yıl altışar ay, Ömer Atalay ile Sefa Erdal'ı da 28 yıl altışar hapis cezasına çarptırdı.

Sanıklar Nazmi Ardıç, Ahmet Kalender, Ahmet Üzümcü, Ayhan Arıkanoğlu, Duran Denizci, Adem Atik'i eski bakan Erdoğan Bayraktar'a yönelik "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçundan 10 yıl ikişer ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Mutlu Acil'in "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 1 yıl 8 ay hapis ve 6 bin 509 lira adli para cezasına çarptırılmasına karar verdi.

Diğer 22 sanığa "örgüt üyeliğinden" ceza verilmesine, 24 sanığın da tüm suçlardan beraatine karar veren mahkeme heyeti, sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski emniyet müdürü Hamza Tosun, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz, eski polisler Alparslan Çalışkan, Sinan Sağyalavaç ve Hayri Akın'ın dosyalarının firari olmaları nedeniyle ayrılmasına hükmetti.

Her iki karar da istinaf mahkemelerince hukuka uygun bulundu.

.SON DAKİKA: FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kimlik numarası ile UYAP'a Belçika'dan giriş yapıldı

Son dakika: FETÖ'nün Selam Tevhid Kumpasına ilişkin davada cezalar açıklandı
Şanlıurfa'da FETÖ operasyonu! 14 kişi tutuklandı

Son dakika: Firari 'cü 'in bilgisayarından  belgeleri çıktı

Giriş Tarihi: 12.12.2018  10:36 Güncelleme Tarihi: 12.12.2018  12:06  

17-25 Aralık belgeleri Akın İpek'in şirketinden servis edilmiş

'nün 'ta hükümeti devirmeye yönelik operasyonunun evrakı, firari 'in 'ye devredilen şirketinin bilgisayarlarında bulundu.

FETÖcü Akın İpekin bilgisayarından çıktı

Fetullahçı Terör Örgütü () mensubu yargı üyelerince  2013'te gerçekleştirilen hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının evrakları, örgütün tepe yöneticilerinden firari Hamdi 'in 'ye devredilen şirketi Koza-İpek Holding'de ortaya çıktı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince görülen FETÖ "çatı davası"nın firari sanığı İpek'in el konulan şirketi Koza-İpek Holding'de yapılan aramada elde edilen dijital materyallere ilişkin inceleme raporunda, 17-25 Aralık 2013'teki hükümeti devirmeye yönelik operasyonlara ait ses kayıtları, fiziki takip tutanakları ve HTS kayıtlarının şirket bilgisayarlarında bulunduğu anlaşıldı.

17-25 Aralık belgeleri Akın İpek'in şirketinden servis edilmiş

17-25 Aralık belgeleri Akın İpek'in şirketinden servis edilmiş

Raporda, Koza-İpek Holding'in Ankara'daki merkezinde yapılan aramalarda geçmişte genel müdür olarak çalışan Ali Serdar Hasırcıoğlu'nun odasında ele geçirilen dijital materyallerin incelendiği, materyaller arasında fezleke halinde hazırlanmış olan 17 Aralık operasyona dair çok sayıda ses kaydı, fiziki takip tutanağı ve HTS kaydı olduğu aktarıldı.

"Hizmete özel" ve "gizlilik dereceli" olan evrakların, Hasırcıoğlu'nun bilgisayarında bulunmasının "hayatın olağan akışına aykırı" olduğu ifade edilen raporda, soruşturma evraklarının yasal olmayan yollardan elde edilerek dijital ortamda saklandığı belirtildi.

Söz konusu operasyonu yapan savcıların örgütle bağına da değinilen raporda, evrakların örgüt mensuplarınca Koza-İpek Holding'e ve Hasırcıoğlu'na ulaştırılmış olabileceği belirtilerek, "FETÖ'ye yakın olarak bilinen haber sitelerinde ve ulusal basının soruşturmalarda adı geçen şahıslarla ilgili yapmış oldukları haberleri bu bilgi notundan alarak ulusal basına aktarılmış olabileceği değerlendirilmektedir." denildi.

Firari FETÖ'cünün bilgisayarında darbe evraklarına ulaşıldı

- "BU İŞLETMELER TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BİR PARÇASI"

Holdingin, Koza Altın Maden Jeoloji bölümünden ele geçirilen dijital materyallerde de FETÖ'nün 25 Aralık hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının belgeleri bulundu.

Çoğunluğu ses kaydı şeklindeki belgeler arasında, devlet büyüklerine ait olduğu iddiasıyla servis edilen belgelerin, "FETÖ üyelerince sızdırılarak, diğer örgüt üyelerince medyaya servis edildiği" kaydedildi.

Raporda ayrıca, "Koza-İpek Holding'ten elde edilen deliller, bu operasyonların meşruiyeti ve düşman olarak gördüğü hükümet ve devleti aşağılayıcı paylaşımlar yapmaları, ticari işletme olarak bilinen kurumun siyasetten çok da uzak olmadığını, terör örgütü liderinin amaçları ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiklerini ve bu işletmelerin terör örgütünün bir parçası olduğunu açıkça göstermektedir." değerlendirmesine yer verildi.

17-25 Aralık belgeleri Akın İpek'in şirketinden servis edilmiş

FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta hükümeti devirmeye yönelik operasyonunun evrakı, firari Akın İpek'in TMSF'ye devredilen şirketinin bilgisayarlarında bulundu. 

17-25 Aralık belgeleri Akın İpek'in şirketinden servis edilmiş

ANKARA - İsmet Karakaş,Zafer Fatih Beyaz

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu yargı üyelerince 17-25 Aralık 2013'te gerçekleştirilen hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının evrakları, örgütün tepe yöneticilerinden firari Hamdi Akın İpek'in TMSF'ye devredilen şirketi Koza-İpek Holding'de ortaya çıktı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince görülen FETÖ "çatı davası"nın firari sanığı İpek'in el konulan şirketi Koza-İpek Holding'de yapılan aramada elde edilen dijital materyallere ilişkin inceleme raporunda, 17-25 Aralık 2013'teki hükümeti devirmeye yönelik operasyonlara ait ses kayıtları, fiziki takip tutanakları ve HTS kayıtlarının şirket bilgisayarlarında bulunduğu anlaşıldı.

Raporda, Koza-İpek Holding'in Ankara'daki merkezinde yapılan aramalarda geçmişte genel müdür olarak çalışan Ali Serdar Hasırcıoğlu'nun odasında ele geçirilen dijital materyallerin incelendiği, materyaller arasında fezleke halinde hazırlanmış olan 17 Aralık operasyona dair çok sayıda ses kaydı, fiziki takip tutanağı ve HTS kaydı olduğu aktarıldı.

"Hizmete özel" ve "gizlilik dereceli" olan evrakların, Hasırcıoğlu'nun bilgisayarında bulunmasının "hayatın olağan akışına aykırı" olduğu ifade edilen raporda, soruşturma evraklarının yasal olmayan yollardan elde edilerek dijital ortamda saklandığı belirtildi.

Söz konusu operasyonu yapan savcıların örgütle bağına da değinilen raporda, evrakların örgüt mensuplarınca Koza-İpek Holding'e ve Hasırcıoğlu'na ulaştırılmış olabileceği belirtilerek, "FETÖ'ye yakın olarak bilinen haber sitelerinde ve ulusal basının soruşturmalarda adı geçen şahıslarla ilgili yapmış oldukları haberleri bu bilgi notundan alarak ulusal basına aktarılmış olabileceği değerlendirilmektedir." denildi.

"Bu işletmeler terör örgütünün bir parçası" 

Holdingin, Koza Altın Maden Jeoloji bölümünden ele geçirilen dijital materyallerde de FETÖ'nün 25 Aralık hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının belgeleri bulundu.

Çoğunluğu ses kaydı şeklindeki belgeler arasında, devlet büyüklerine ait olduğu iddiasıyla servis edilen belgelerin, "FETÖ üyelerince sızdırılarak, diğer örgüt üyelerince medyaya servis edildiği" kaydedildi.

Raporda ayrıca, "Koza-İpek Holding'ten elde edilen deliller, bu operasyonların meşruiyeti ve düşman olarak gördüğü hükümet ve devleti aşağılayıcı paylaşımlar yapmaları, ticari işletme olarak bilinen kurumun siyasetten çok da uzak olmadığını, terör örgütü liderinin amaçları ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiklerini ve bu işletmelerin terör örgütünün bir parçası olduğunu açıkça göstermektedir." değerlendirmesine yer verildi.

FETÖ'nün 17-25 Aralık operasyon evrakı Akın İpek'in bilgisayarlarında bulundu

FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta hükümeti devirmeye yönelik operasyonunun evrakı, firari Akın İpek'in TMSF'ye devredilen şirketinin bilgisayarlarında bulundu.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu yargı üyelerince 17-25 Aralık 2013'te gerçekleştirilen hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının evrakları, örgütün tepe yöneticilerinden firari Hamdi Akın İpek'in TMSF'ye devredilen şirketi Koza-İpek Holding'de ortaya çıktı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince görülen FETÖ "çatı davası"nın firari sanığı İpek'in el konulan şirketi Koza-İpek Holding'de yapılan aramada elde edilen dijital materyallere ilişkin inceleme raporunda, 17-25 Aralık 2013'teki hükümeti devirmeye yönelik operasyonlara ait ses kayıtları, fiziki takip tutanakları ve HTS kayıtlarının şirket bilgisayarlarında bulunduğu anlaşıldı.

Raporda, Koza-İpek Holding'in Ankara'daki merkezinde yapılan aramalarda geçmişte genel müdür olarak çalışan Ali Serdar Hasırcıoğlu'nun odasında ele geçirilen dijital materyallerin incelendiği, materyaller arasında fezleke halinde hazırlanmış olan 17 Aralık operasyona dair çok sayıda ses kaydı, fiziki takip tutanağı ve HTS kaydı olduğu aktarıldı.

"Hizmete özel" ve "gizlilik dereceli" olan evrakların, Hasırcıoğlu'nun bilgisayarında bulunmasının "hayatın olağan akışına aykırı" olduğu ifade edilen raporda, soruşturma evraklarının yasal olmayan yollardan elde edilerek dijital ortamda saklandığı belirtildi.

Söz konusu operasyonu yapan savcıların örgütle bağına da değinilen raporda, evrakların örgüt mensuplarınca Koza-İpek Holding'e ve Hasırcıoğlu'na ulaştırılmış olabileceği belirtilerek, "FETÖ'ye yakın olarak bilinen haber sitelerinde ve ulusal basının soruşturmalarda adı geçen şahıslarla ilgili yapmış oldukları haberleri bu bilgi notundan alarak ulusal basına aktarılmış olabileceği değerlendirilmektedir." denildi.

"Bu işletmeler terör örgütünün bir parçası" 

Holdingin, Koza Altın Maden Jeoloji bölümünden ele geçirilen dijital materyallerde de FETÖ'nün 25 Aralık hükümeti devirmeye yönelik operasyonlarının belgeleri bulundu.

Çoğunluğu ses kaydı şeklindeki belgeler arasında, devlet büyüklerine ait olduğu iddiasıyla servis edilen belgelerin, "FETÖ üyelerince sızdırılarak, diğer örgüt üyelerince medyaya servis edildiği" kaydedildi.

Raporda ayrıca, "Koza-İpek Holding'ten elde edilen deliller, bu operasyonların meşruiyeti ve düşman olarak gördüğü hükümet ve devleti aşağılayıcı paylaşımlar yapmaları, ticari işletme olarak bilinen kurumun siyasetten çok da uzak olmadığını, terör örgütü liderinin amaçları ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiklerini ve bu işletmelerin terör örgütünün bir parçası olduğunu açıkça göstermektedir." değerlendirmesine yer verildi.

Son dakika: 17-25 Aralık’ın başrolü ile ilgili bomba ifade!

Son dakika haberi... 17-25 Aralık yargıya darbe girişiminde etkin rol alan tutuklu eski başkomiser  ile ilgili ilginç bir itirafçı ifadesi ortaya çıktı. F.B. isimli itirafçı, Mehmet Akif Üner’in polis akademisi zamanlarında Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde etkin olduğunu, kendisinden alt sınıflarda okuyan öğrenci grupları ile ilgilendiğini ve bu kapsamda akademi ve kolejde okulda bulunan salonlarda  adına görüşmelere katıldığını anlattı.

Son dakika: 17-25 Aralık’ın başrolü ile ilgili bomba ifade!

Fetullahçı Terör Örgütü'nce gerçekleştirilen 17-25 Aralık yargıya darbe girişiminde etkin rol alan tutuklu eski başkomiser  ile ilgili çarpıcı bir ifade ortaya çıktı.

Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak beyanda bulunan F.B. isimli itirafçı, Üner'in polis akademisi zamanlarında  içerisinde etkin olduğunu, kendisinden alt sınıflarda okuyan öğrenci grupları ile ilgilendiğini ve okulda bulunan salonlarda FETÖ adına görüşmelere katıldığını anlattı.

"ALT ÖĞRENCİ GRUPLARIYLA İLGİLENİRDİ"

F.B. ifadesinde; "Mehmet Akif Üner kolej ve akademide okuduğum dönemde iki üst devrem olan şahıstır. FETÖ/PDY'nin öğrenci grubu içerisinde yer alırdı. Kendisinden alt sınıflarda okuyan Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer alan öğrenci grupları ile ilgilenirdi. Kendisi FETÖ yapılanması içerisinde aktifti.

"FETÖ ADINA GÖRÜŞMELERE KATILIRDI"

Hafta sonlarında FETÖ mensubu öğrenci grubu ile birlikte bağlı oldukları 'Sivil FETÖ/PDY' mensupları ile buluşur, ara sıra şahısların belirtmiş oldukları evlere giderdi. Akademi ve kolejde, okulda bulunan okuma salonu, kütüphane odası, bilgisayar odalarında FETÖ adına yapılan görüşmelere katılırdı" dedi.

ÖRGÜT ÜYELİĞİ

İtirafçının beyanları doğrultusunda Mehmet Akif Üner hakkında 'Silahlı Terör Örgütü'ne üye olma' suçu kapsamında iddianame düzenlendi. Üner, bu suç kapsamında da yargılanacak.

Bilindiği gibi Mehmet Akif Üner'in kardeşi Binbaşı Fatih Üner'in 15 Temmuz'daki darbe girişimine destek verdiği Genelkurmay Başkanlığı'ndaki kamera kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkmıştı. Darbe girişiminin başarısız olmasıyla sivil kıyafetlerle Genelkurmay Başkanlığı'ndan çıkan Üner tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

HDP'YE OY İSTEME SEANSI

Ayrıca Üner, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce İstanbul 2. Bölge'den bağımsız milletvekili adayı olmuş, daha sonra FETÖ'cü eski emniyet müdürü  lehine adaylıktan çekilmişti. FETÖ- arasındaki gizli ittifakı ortaya koyan Üner'in telefon konuşma dökümlerine ise ilk savcılık iddianamesinde yer verilmişti. Üner o telefon konuşmasında, Bingöl'de görev yapan polis İsmail Yavuz Atmaca'yı taktik gereği HDP'ye oy vermesi için ikna ediyordu. Atmaca'nın, terör çekincesi Üner, "Ya işte Selo Başkanın yapıcı konuşmalarına oy verdim diye avutacaksın kendini" diyordu.

Son Dakika: ABD'deki FETÖ'cülerle ilgili flaş haber
SETA'nın raporu FETÖ'nün İngiltere yapılanmasını deşifre etti
.FETÖ'nün devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için gerçekleştirdiği 17-25 Aralık yargısal darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'den talimat alan örgüt üyeleri, 17-25 Aralık 2013'te karanlık operasyonlarını uygulamaya başladı.

FETÖ'nün kumpası, kısa bir süre sonra ters tepti, emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırıldı. 17-25 Aralık 2013, örgütle mücadelede adeta milat oldu, 1970'li yıllardan itibaren devletin önemli kurumlarına sızmaya başlayan FETÖ ile her alanda kararlı bir mücadeleye girişildi.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum